Hayat, en basit ve en temel anlamı ile yaşam demektir. Sözlük anlamı olarak bu cümle geçiyor. Yaşam ise, doğumla başlayıp ölüme kadar devam eden uzun bir süreci ifade eder. Ama bu tanım çok yüzeysel ve sığ bir yaklaşımdır. Kimi hayatı mutlu ve zengin ya da istediği gibi yaşıyor kimi de mutsuz fakir ve ona verilen hayatı yaşıyor. Yanlış hatırlamıyorsam bir yerde okumuştum. Her fakir veya yoksul dilenci olmuyor ama her dilenci yoksul veya fakir olabiliyor. Bu hayatın bize sunduğuyla alakalı galiba.
Sokakta, caddede, yolda, ışıklarda, lokanta önlerinde, bankaların önlerinde veya daha birçok yerde görmüşsünüzdür bunları. Dört bir yanı sarmış durumdalar. Bunlar her yerde. Peki, bu durumu önleyecek engelleyecek kişiler nerede? Ne yapıyorlar? Belki çok çalışıyorlardır ama yetmiyor bunlar önlemeye.
Eskiden abi, abla 50 kuruşun var mı? Diye sorulurdu. Şimdi 1 liraya çıktı. Bazen bana ekmek al veya yemek al boyutuna kadar çıktığı da oluyor. O zaman dilenilen rakam değişiyor. 1 liranın var mı diye sorulduğunda Allah için denilen dua 1 liranın olmamasının ardından Allah belanı verisine döndüren dilenciler.
Küçük yaştan büyüğüne kadar istismar dolu bir silsile yaratmış bu sektör. Bu sektörde dilenciliğin yıllık bir milyar liranın döndüğü söyleniyor kayıt dışı olduğu için bu rakamın 3 aşağı da olabilmekte 5 yukarısı da ihtimaller arasında yer alıyor. Her yaştan gördüğümüz dilencilerin “ aslında çok zengin olduklarına” inanan bir millet olarak dini duyguların ön plana getirilerek dilencilik yapılması o an için zengin olma ihtimalleri geri plana atabiliyor.
Aslında bu durum vicdan konusunu ilgilendiriyor bence. Bu konuyu başka bir yazıda yorumlamak aklımdaydı ama burada da buna değinmeden geçmenin uygun olmayacağını düşünüyorum. Işıklarda mendil satan birine 1 lira verip mendili almamak vicdanı rahatlatıyordur. Üstü başı yırtık birine para vermek yine vicdani durum olarak karşımıza çıkıyor. Öyle görünüyor ki bir dilencinin önüne 1 lira fırlatarak insan vicdanını temizlemiş ya da o an kendisinin çok iyi bir insan olduğunu hissetmesine neden oluyordur. Ya da onun gibi olmadığımız için şükür ediliyordur. Doğrusu bu duyguların herhangi birisi için de 1 lira önemsiz bir maliyetti. “herkes 1 lira verince” de ortaya böyle bir sektör çıkıveriyordu işte.
Başlığını okuduğumda şaşırdığım bir cümleydi “ Profesyonel Dilencilik Numaraları” yapılan çalışmalar sonrasında madde madde sınıflandırılmış dilencilerin numaraları. Bunların bazılarına denk gelmişsinizdir, Oyuncak bebek ve çocuklarla dilenme, çöpten ekmek toplayarak dilenme, mendil ve çorap satarak dilenme, kalem ve sakız satarak dilenme, kendini çalışamaz durumda göstererek dilenme, ibadet edenlerin duygularını istismar, sağlık raporu ile dilenenler. Bunların hemen hemen hepsiyle karşılaşmışsınızdır. Yürek sızlatan bu durumlarda para vermeyenin var mı?
Son olarak
Dilendirilen insanlar ne kazanıyor bilmem ama birileri kelimenin gerçek anlamıyla "çok" para kazanıyor bu meslekten..