Bir anketten bahsedeceğim size bu yazıda. Hemen aklınıza “ bugün seçim olsa kime oy verirsiniz?” türünden anket gelmesin. Bu anketi herkes yapıyor. Sokağa çıkın hemen size bir mikrofon uzatırlar zaten. Benim anlatacağım ankette yaklaşık 3 bin kişiye sorulmuş. Lüks yaşam nedir ve nasıl olur diye sorulmuş. Verilen cevaplarda; para, zenginlik, rahatlık, gösteriş, gereksiz, araba, kalite ve kaliteli yaşamdır. Para ve zenginlik, her bir gelir grubu için ilk iki sırada yer almakla birlikte, diğerlerinin sıralamaları gelir gruplarına göre farklılık göstermiş.
Anketin yapıldığı yılı bilemiyorum. Bu anket aynı kişilere bugün sorulsa yine para ve zenginlik ilk sırada yer alıyor. Bu da mecburiyetten kaynaklanıyor. Önceki yıllarda sıradan olan çoğu şey artık günümüzde yaşadığımız coğrafyada lüks olmuş ve yaşam buna göre kurgulanıyor. Çok uzun yıllar önce alınan maaşta birikim yapmak isteyen kişi çeyrek altın aldığında normal karşılanırdı. Birikim için yapılırdı bu durum. İlerde lüks yaşam olarak görünen ev sahibi olabilmek ya da ev sahibi ise kapının önüne bir araba alabilmek için birikim yapılırdı. Normaldi bu durum. Ama günümüzde bir çeyrek altın almak birikim yapmak için imkânsız hale geldi. Düğünlerde bile çeyrek altın takılmaz hale geldi. Çeyrek altın almak lüks hale gelirken günümüzde alındığı zaman neler lüks hale gelmiş bir bakmak gerekiyor.
Önceleri sıradan olan çoğu şey artık günümüzde lüks hale geldi. Marketten tuvalet kâğıdı almak lüks olmaya başladı. Otomobille işe gitmek çok lüks hale geldi. Aile ile birlikte dışarıda yemeğe gitmek, tatile gitmek, et yemek, tatlı çeşitleri tüketmek, elektrikli soba ile ısınmak, sinemaya gitmek şu an lüks. Bildiğin lüks hem de! Bir de çeyrek altın. 2-3 yıl önce düğünlerde çeyrek altın takmaya utanırdık, şimdi çeyrek taksa o ayın sonu zor gelir hale gelmiş durumda.
Pazardan gidip domates, salatalık almak gerçekten lüks hale geldi. Sofraların olmazsa olmazı olan biberin fiyatı bile 30 lira olmuş. Patlıcan fiyatını en son 25 lira olarak görmüştüm. Ondan beri patlıcan fiyatını artık sormuyorum. Pazara gidip elinde 3- 5 poşet alanı görünce bile insanın o kişiye bakışı değişiyor. Bu durumdan herkes şikâyetçi. Vatandaş alamadığı için şikâyetçi, pazarcı satamadığı için şikâyetçi. Bu şikâyetlere bir de vatandaşın pazardan aldığı malzemeleri el arabalarıyla evlere götüren el arabacılarda şikâyetçi oldu. Eskiden el arabasının üstü tıka basa dolardı. Şimdi 3-5 poşet vatandaş tarafından anca alınıyor. Onu da kendisi de taşıyabiliyor. Bundan dolayı el arabacılarda bu durumdan şikâyetçi.
Birde bunun market tarafı var. Peynir, yağ ve yumurta marketten alınınca aile bütçesi o ay biraz sarsılıyor. 7’den 77’ye herkesin ana besin maddesi durumunda olan yumurtanın fiyatı bile 45 lira civarına çıkmış. Fiyatların bu kadar yüksek olması pazar ve market alıverişlerininim ardından birikim yapmak daha da çok zorlaştı. Bırakın birikim yapmayı ay sonunu denkleştirmek büyük başarı sayılmaya başlandı.
Lüks kavramı eskisi gibi değil artık. Eskiden lüks olan şeyler bilinirdi. Karşılığı para olarak görülürdü. Günümüzde de buna benzer durumlar var. Lüks, yaşadığımızdan daha zor bir yaşama geçtiğimizde geçmişe yönelik hissettiğimizdir. Aslında lüks günümüzde, kendini istemediği yerlere sıkı sıkı bağlı hisseden pek çoğumuz için istenilen şeyi, istenilen zamanda yapabilme özgürlüğüdür.
Hep mutlu ve özgür olun.