Kış mevsimi içerisine girmemize çok az kaldı. 2-3 hafta sonra kışa gireceğiz ama ortada kış yok, sanki bahar mevsimi gibi. Normalde haziran, temmuz, ağustos ayları yaz ayları olarak eylül, ekim, kasım ayları sonbahar, aralık, ocak ve şubat da kış ayları olarak mevsim şartlarına uygun olarak geçmesi gerekiyordu. Teknik olarak mevsimler bu şekilde olmasına rağmen şu an için ilkbahar ayları olan mart, nisan ve mayıs ayları olarak hissediliyor.
Havaların bu şekilde gitmesine mutlu olan daha çok gibi görüyor. Özellikle hafta sonları havaların güzel olması çoğu etkinliği de beraberinde getiriyor. Piknik alanları dolu, Balıklıgöl’de iğne atsan yere düşmeyecek şekilde kalabalık var. Trafik yoğunluğunun olduğuna yönelik haberlerde çıktı. Bir de Göbeklitepe’miz var. Tarihin ilk başladığı yeri görebilmek için oraya akın var. Orada da yoğunluktan dolayı trafikte aksamalar olmuştu. Bunlar sevindirici haber olarak görünüyor. Halen soğuk havaların vurmadığı vatandaşlarda bulunuyor. Özellikle halen kısa kollu elbiseleri tercih etmeleri bile sonbaharın gelmediğini kışın da daha uzun süre buraya uğramayacağını gösteriyor.
Bunlar iyi tarafları olarak görünüyor. Peki, belirsiz zamanlarda meydana gelen ve canlıların (özellikle bitkilerin) yaşamını tehlikeye düşürecek veya onları zarara uğratacak kadar azalmış bulunan su kıtlığı ne olacak? Çoğu insan yağmurların yağmasını dört gözle bekliyor. Her şey güzelde kuraklığın olması ilerisi için tehlike çanlarının çalmasına neden olacağına benziyor. Şu an için bölge genelinde meteorolojik kuraklık yaşanıyor. Kuraklık, bir doğal afet sınıfına girmektedir. Tarımsal alanları imara açan ve bunu bilinçsiz tüketen toplumlar ve beton yığınına dönen bölgelerimizde kuraklığın artması normaldir.
Neden kuraklık yaşanıyor, neden her yer betonlaşıyor? Birincisi inşaat sektörüdür. Boş bulunan yere hemen bir apartman dikme sevdası gibi bir durum söz konusu. Neredeyse her arazinin bir sahibi var ülkede. Arsayı müteahhite satıp, yapılan binadan birkaç tane daire alma gibi bir kültür var. Bunun önüne geçilebilir mi bilmiyorum, geçileceğini de zannetmiyorum. Bulunduğunuz mahallede boş bir alan görmüşseniz şaşırıyorsunuzdur. “Allah Allah buraya halen neden bina dikilmedi” diye kendi kendinize sormadan edemiyorsunuzdur. Ya müteahhitti bekliyordur ya da davalıktır. Çünkü bu memlekette boş arsa kalmaz, kalmamalıdır da onlara göre.
Havaların sıcak geçmesinden kuraklığa betonlaşmaya geçtik hepsi birbirini izliyor sonuçta. Mevsimsel geçişlerden dolayı henüz soğuk havaların uğramadığı Şanlıurfa için güzel olan taraf halen doğalgazlar açılmamıştır. Elektrikle ısınmalar daha başlamamıştır. Sobalar kurulmuştur hata ilk yakılacak olan odun veya kömürlerde hazırlanmıştır ama henüz ateşi yakılmamıştır. Demek ki kış henüz Şanlıurfa’ya uğramamıştır.
Yağmurların yağmasını kışın gelmesini isteyenlerde var, bu havalar güzel kışı böyle geçirelim diyenlerde var.
Her ne olursa olsun sağlıcakla olsun.