Tarih 27 Mayıs 1960...
Takvimden düşen bir yaprak değil, milletin vicdanına saplanan bir hançerdi o gün. Demokrasi, kendi evlatlarının elleriyle boğulmuş; milletin iradesi tankların gölgesinde çiğnenmişti. İşte biz bugün, o karanlık günü hatırlıyor; milletimizin hafızasında yer etmiş bir utancı, bir kere daha anımsıyoruz.
Bazen tarih, sadece yaşanmışlıklarla değil, yaşanmamışlıklarla da yazılır.
Adnan Menderes...
Fatin Rüştü Zorlu...
Hasan Polatkan...
Bu üç isim, milletin bağrından çıkmış, halkın sesi olmuştu. Ancak ne yazık ki o ses, üniformalı kibirle susturuldu. Suçları neydi? Millete hizmet etmek mi? Halkın değerlerini savunmak mı? Sandığın namusuna sahip çıkmak mı?
Evet, bugün yıl 2025... Ama aradan geçen 65 yıla rağmen, hâlâ o günkü acı tazeliğini koruyor. Çünkü mesele yalnızca bir darbe değil; mesele, milletin iradesinin gasbı, halkın geleceğinin gasp edilmesiydi. O yüzden bu mesele bir parti, bir ideoloji meselesi değil. Bu, bir milletin kalbine vurulmuş kelepçenin hikâyesidir.
Bugün bazıları hâlâ o zihniyeti savunmaya çalışsa da, tarih o günün zalimlerini affetmiyor. Ve biz, halkın arasından çıkan sade birer birey olarak, bu karanlığı aydınlatma sorumluluğunu taşıyoruz. Çünkü susarsak, bir sonraki darbeye davetiye çıkarırız. Çünkü unutanlar, tekrar yaşamaya mahkûmdur.
Ben, bir gazeteci olarak değil; bu toprakların evladı, bu halkın yoldaşı, kalemiyle hakikatin izini süren biri olarak yazıyorum bu satırları. Demokrasi şehitlerini yalnızca yıldönümünde anmak yetmez. Onların uğruna can verdiği özgürlük mücadelesini her gün savunmak, yaşatmak zorundayız.
Evet, belki Menderes'i astılar ama milletin gönlünden silmeyi başaramadılar.
Zorlu'yu infaz ettiler ama fikirlerini susturamadılar.
Polatkan'ı yok ettiler ama milletin yüreğine gömülü izlerini silemediler.
Bugün onların uğruna can verdiği o sandık, hâlâ bizim en büyük umudumuz.
O sandık; iradenin, milletin, haysiyetin simgesidir.
Bir kez daha haykırıyoruz:
"Darbeler insanlık suçudur!"
Ve biz, neyi savunacağımızı, neyin yanında duracağımızı iyi biliyoruz.
Bu vesileyle başta Adnan Menderes olmak üzere, demokrasi uğruna can veren tüm şehitlerimizi rahmet, minnet ve dua ile anıyorum. Ruhları şad olsun. Biz unutmuyoruz, unutturmayacağız.
Kalemim sustuğunda bil ki ya ülke susmuştur ya da millet uyutulmuştur. O yüzden yazmaya devam. Gerçekleri söylemeye devam. Susmadan, korkmadan...
Yorumlar
Kalan Karakter: