Şanlıurfa’nın kalbi bu hafta sadece halaylarla değil, kültürel hafızamızla da atıyor. Dördüncüsü düzenlenen Valilik Kupası Okullar Arası Halk Oyunları Yarışması bir yarışmadan çok daha fazlası… Aslında bu organizasyon, köklerine sahip çıkan bir toplumun, geçmişiyle gurur duyan gençlerinin geleceğe nasıl umutla baktığını bizlere gösteren bir tablo gibi.
Düşünsenize; 104 okul, 3 bin 740 öğrenci… Her biri kendi okulunu temsil ediyor gibi görünse de aslında temsil ettikleri şey çok daha derin: Bu toprakların ezgileri, figürleri, ritimleri, renkleri… Belki de ninemizin tülbendi, dedemizin bastonu, sokaklarda yankılanan zurnanın sesi… Ve tüm bu değerleri kuşaklar ötesine taşıyan genç eller…
Şanlıurfa Valiliği ve ŞURKAV’ın önderliğinde başlayan bu anlamlı yürüyüş, sadece bir kortej değil; bir kültür nöbetiydi adeta. O yürüyüşte gençler, halaylar çekerek sadece folklor değil; birlik, beraberlik ve kardeşlik mesajı verdiler. Her figürde Şanlıurfa’nın çok sesli ama bir o kadar da uyumlu yapısı saklıydı.
Vali Hasan Şıldak’ın sözleri dikkat çekiciydi: “Kültürel değerlerimizi gençler taşıyacak.” Ne kadar doğru… Çünkü artık biliyoruz ki kültür sadece müzelerde sergilenecek bir geçmiş değil; gençlerin yüreğinde yeşerecek bir gelecektir. O gençlerin gözlerindeki heyecan, bizim de bu topraklara olan inancımızı yeniden yeşertiyor.
Bir yandan yarışma heyecanı, bir yandan sahnede ter döken çocukların gururu… Ama belki de en önemlisi, velilerin ve öğretmenlerin tribündeki sevinci. Çünkü bu tablo bize bir şey öğretiyor: Eğitim sadece matematikten, dilden ibaret değildir. Kültür de bir derstir; halk oyunu da bir öğretidir.
Valilik Kupası'nın üç gün sürecek olması, aslında Şanlıurfa’nın üç gün boyunca sadece sahne ışıkları altında değil, maneviyatıyla da parlaması demek. Her okulun birinci olması önemli değil; asıl kazanan, bu değerleri çocuklarına taşıyan bir şehir.
İşte tam da bu yüzden bu etkinliğe sadece bir yarışma demek eksik kalır. Bu bir kültür seferberliği… Şanlıurfa’nın sokaklarında başlayan, çocukların figürleriyle büyüyen, halkın alkışlarıyla yankılanan bir miras yürüyüşüdür bu.
Ve biz yetişkinlere düşen ise çok net: Bu gençleri alkışlamak yetmez, onların yanında daha çok durmalı, kültürün taşıyıcısı olmaları için onlara yol açmalıyız. Çünkü bu figürler sadece bir oyun değil; bir millete ait olmanın, bir kökene sıkı sıkıya bağlı kalmanın sessiz ama güçlü ifadesidir.
Ne mutlu bize ki, Şanlıurfa bu geleneğe sahip çıkıyor. Ne mutlu bu gençlere ki, geleceği sadece teknolojiyle değil, kültürle de kuracaklar. Ve ne mutlu bu topraklara ki, geçmişi dans eden gençler var…
Yorumlar
Kalan Karakter: