Peki bu kaçıncı? Bu kaçıncı suskunluk? Bu kaçıncı "kınama açıklaması" ve ardından gelen vurdumduymazlık? Dünya bir kez daha utanç içinde susarken, Gazze’de insanlar bir kez daha enkaz altında can veriyor. Bu artık savaş değil, bu artık “meşru müdafaa” değil… Bu düpedüz bir soykırımdır.
Gecenin karanlığında evleri yerle bir edilen çocuklar, sabaha uyanamadan toprağın altına gömüldü. Gözleri yaşlı bir annenin feryadı, elinden kayan evladının ardından yükseldi: “Neden kimse bizi duymuyor?” Evet, neden? Neden duymuyoruz bu çığlıkları?
Filistinli doktorlar, yerlerde tedavi etmeye çalıştıkları yaralıların başında ağlıyor. Sedye yok, ilaç yok, umut yok… Ama İsrail uçakları hala havada. Ve dünya liderleri hala “taraflara itidal” çağrısı yapıyor. Hangi taraf? Bombayı atanın mı, yoksa o bombanın altında paramparça olan bebeğin mi?
Gazze’de yaşananlar, insanlığın iflas ettiği yerdir. Eğer bir halk, günlerdir aç susuz, elektriksiz, ilaçsız bir şekilde bombalanıyorsa ve dünya hâlâ sessizse; o zaman hepimiz suç ortağıyız. Sessiz kalan her ülke, görmezden gelen her kurum, bu cinayetin gölgesinde kirlenmiş vicdanlara sahiptir.
Ey vicdan sahipleri, ey kalbi hâlâ atanlar! Bugün konuşmayacaksak, ne zaman konuşacağız? Bugün ayağa kalkmayacaksak, ne zaman direneceğiz? Gazze yanarken, biz nasıl oturup bayram kutlayabilir, haber izlerken gözlerimizi başka yöne çevirebiliriz?
Bu bir çağrıdır… Tüm insanlığa, tüm kalbi olanlara… Gazze’ye sahip çıkın! Çünkü bu sadece Filistin’in değil, insanlığın sınavıdır. Ve ne yazık ki sınıfta kalıyoruz…
Yorumlar
Kalan Karakter: