Sevgili çocuklar, değerli gençler okulda arta kalan zamanlarda spor yapalım. Çünkü; güzel günler göreceğiz çocuklar, güneşli günler göreceğiz... İnsan, ana karnına düştüğü andan öteye sürekli olarak çevre koşullarından etkilenmektedir.
Insan çevre karşılıklı ilişkileri ile büyür- gelişir- olgunlaşır. İnsanı biçimleyen koşulların sağlıklılığı ölçüsünde, insan yaşamı değer kazanır. Spor, insanı biçimleyen; bu biçimlemeyi yapıyorken de insanın kendi kendisiyle, dirimsel-kültürel çevresiyle etkileşip; hem ansal (zihinsel) hem ruhsal, hem fiziksel, hem de toplumsal olarak gelişmesini sağlayıcı etmenlerden birisidir.
Öyleyse bir toplumsal yaratık olmasına yarayacak olan kreşlerden, bedensel, ruhsal, ansal gelişimini, tamamlayacak spor tesislerine; onun eğitilmesine-geliştirilmesine-sağlığına katkıda bulunacak bir örgütlülüğe ve onu spora yöneltebilecek bir düşün gereksinmesi olacaktır.
Tüm bu gereksinim içinde sporun amacı bireyi toplumsal sorunlardan soyutlamaksızın, yarışma ortamında olmaksızın, tüm çocuklarımıza ansal ruhsal - bedensel gelişimi sağlamak olmalıdır. ÇOCUĞUN SPORA YÖNELMESİ, çocuğun ruhsal gelişim süreci spor açısından incelendiğinde birbiriyle ilintili iki evreden oluştuğu görülür.
Okul öncesi çağ veya oyun dönemi ismi de verilen 3-6 yaş döneminde çocukta bazı değişimler gözlenir. Öğrenme açlığında olan çocuğun uğraşları bir amaca yöneliktir. En başta gelen uğraş da oyundur. Oyun sırasında arkadaş kavramını geliştirir, yaşıtlarıyla ilişki kurar ve en önemlisi 'paylaşma' niteliğini kazanır. Yani bir anlamda toplumsal bir yaratık olma yolundadır.
Çocuğun toplumsal bir varlık olarak gelişmesine en uygun ortam olan oyun, çocuğun en doğal öğrenme -yaratma -anlaşma ortamıdır. Kişilik gelişimine katkıda bulunur ve bu dönemde kişilik olgunlaşır.
Çocuklarımızı bağımlılık yapan bilgisayar oyunlardan alıkoyalım. Onları spora yönlendirelim.