Toplum olarak sevgiye şefkate muhtaç bir milletiz. Çoğu insanlarımız sevgisiz büyüyor. Kimimiz ebeveynlerimizden, kimimiz eşimizden ve kimimiz de evlatlarımızdan sevgi göremiyoruz. Ağaç bile sevgisiz büyümezken, insanlarımızın içinde ki sevgi dağarcığı zamanla sevgisizlikten yok oluyor.
İnsan olarak içimizde sevgiye yer vermiyoruz. Çoğu gençlerimiz anne sevgisinden mahrum büyüyor. Bunun sonucunda ne oluyor? Gençlik yaşlarına ulaştığında kendisini anne gibi seven büyüğüne aşık olduklarını sanıyorlar. Ya evli çiftler sevgisizlikten boşanmıyorlar mı? Evlendiklerinde mutlu günlerin ardından birkaç sene geçtikten sonra, aş ve iş peşinde koşmanın verdiği yorgunluk, psikolojik sıkıntılar ve çocukların sorunları evli çiftleri ayırıyor. Hani nerde sevgi.
Birbirini deli gibi seven çiftlerin haline bakın. Ayrı yerler de sevgiyi aramaya kalkıyorlar. Ya çocuklar, en zor büyüyen varlık insan. Yetiştir büyüt onlar için geceni gündüzüne kat. Sonuç bir kısmı büyüdük diye ayrı evlerde oturmaya kalkıyor. Anne ve babasını saymıyor.
Ben kendi hayatımı yaşayacağım. Bana karışmayın diyor. O zaman ne oluyor toplum olarak çocuklarımız dış hayata özeniyor. Sonuçta büyüklerini saymayan, saygının yerini asiliğin oluşturduğu bir toplum görüyoruz. Sevgi toplumda yerini kaybetmeye başlıyor. Saygı ise iyice gerilerden geliyor.
Aslında millet olarak sevgi ve saygıya önem verirdik. Dedelerimizi büyük annelerimizi gözümüzün önüne getirelim. Hiçbir şeyleri yoktu. Bugünkü teknolojiden nasiplerini almadan büyüdüler. Ama mutluydular. Sevgi doluydular. Saygılıydılar. Bu teknoloji mi bozdu milletimi acaba. Ama insan değerlerini kaybetmemeli bence. Hiçbir şey kişiyi bozmamalı. İçimizde sevgisizliğe yer vermeyelim.
Sevgiyi ruhumuz da kalbimiz de yaşatalım. Damarlarımız da dolaştığını hissedelim. Sevgiyi büyütelim karşımızdakine sevgi verelim. Sevgisiz yaşamayalım. Hep sevin ve hep gülümseyin. İnanın mutluluğun anahtarı sevmek. Sizleri seviyorum.
Sevgiyle kalın.