Değerli Anneler, babalar kıymetli öğrenciler; sınav başvuruların başlamasıyla birlikte sınav kaygısı şimdiden oluşmaya başladı.
Öncelikle kaygı nedir? Stresle baş etmenin yolları nelerdir? Gerçekten kaygılı olmak gerekir mi? Bugün bu konular üzerinde duracağım... . Sevgili öğrenciler Kaygı, bireyin dış ortama uyum çabasında yaşadığı korku, gerilim, sıkıntı gibi koruyucu tepkidir. Denetim dışına çıktığında bireyin yaşamsal işlevselliğini aksattığından problem halini alır.
Sınav kaygısı ise öğrencilerin yaşadığı, ders çalışmalarını planlayamama, ders çalışamama öğrendiklerini sınavda kullanamama, dikkatlerinin dağılması, bildiği konuları hatırlayamaması, mide bulantısı, terleme, baş ağrısı, uyku bozukluğu, gerginlik, sinirlilik, başaramayacağım, yapamayacağım düşünceleri gibi birçok fizyolojik, davranışsal, duygusal, zihinsel belirtileri olan kaygı durumudur.
Kaygının azami düzeyde olması sınav hazırlık sürecinde motive edicidir. Ancak aşırı kaygı sınavların bireyin geleceği açısından çok önemli olduğu ülkemizde telafisi zor sonuçlara yol açabilmektedir.
Kaygının başlıca nedenleri vardır. Örneğin zamanı etkin kullanamama ve hazır olamama; sınavdan önce yeterli hazırlık yapılmaması, derse çalışmayı son ana bırakılması, öğrenilmesi gereken konuların yetiştirilmemesi gibi birçok etkeni sayabiliriz
Aynı zamanda olumsuz düşünceler; öğrenilmiş çaresizlik, korku ve başarısız olma endişesi, başaramayacağım düşüncesi.
Anne baba tutumları; yüksek, reddedici ve küçümseyici ebeveyn tutumları, kaygılı olan anne babanın farkında olmadan bu özelliklerini çocuğa aktarmaları gibi etmenler öğrencinin kaygılarını artırıcı etkenlerdir.
Peki, bu sınav stresinden baş etme yolları nelerdir?
Öncelikle bireye özgü olan kaygının nedenlerini iyi saptamak gerekir. Yüksek gerilim ve stres düzeyini azaltılması, olumsuz felaket düşüncelerinin değiştirilmesi, zamanın iyi planlanması, uygun olmayan çevre koşullarının iyileştirilmesi, daha önceki olumsuz sınav deneyimlerinin olumsuz etkisinin azaltılması, çalışma ve etkili öğrenme tekniklerinin kullanılması, dikkat eksikliklerinin giderilmesi, sınav sonucunun gerçekçi analizinin yapılması, sınav öncesi ve sonrası sonuçlarının ayrıştırılması gerekir.
Anne babalar çocuklarının her sorununu çözmenin kendi görevleri olmadığı, bu yaklaşımın çocuğun sorun çözme becerisini, gücünü engellediğini bilmeleri gerekir. Çocuklarının hayatlarının sorumluluğunu kendilerinin alması gerektiği şeklindeki yaklaşım daha etkili bir destektir. Ailenin kendi sorunlarını çözmedeki yaklaşımları çocuğa model olabilir. Çocuktaki kaygının temel nedeni genelde çaresizlik, sürekli kontrol duygusudur. Bu konularda çocuğun kendini rahatça ifade etmesi sağlanmalıdır. Çocuğa sınavların kişiliği değerlendirmediği, sonucunda kazanmanın yada kaybetmenin hayatın bir parçası olduğu anlatılmalıdır. Ebeveynler çocuğu bir başkasıyla kıyaslamamalı, onun olumsuz yönlerinden ziyade olumlu yönlerine vurgu yapmalıdır. Çevredeki olumsuz algı kaygıyı yükseltirken, güven verici bir ortam kaygıyı azaltmaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle bütün öğrencilere başarılar diliyorum.