Hakkında çok konuşulan, tartışılan ve anketler bile yapılan kanal İstanbul projesi hala gündem olmaya devam etmekte. 26 Haziranda ilk temeli atılması planlanan projeye karşı bilim çevreleri Marmara Denizi ve İstanbul üzerinde oluşturacağı tahribat ‘an dolayı oldukça tedirgin. Kısaca kanal İstanbul nedir diye bakacak olursak bu projenin amacı, İstanbul Boğazında gemilere geçiş kolaylığı sağlamak, kazaları önlemek ve gelir sağlamaktır. Güzergah olarak ise Küçükçekmece-Terkos Gölü arasındaki vadi boyunca kazılacaktır. Tek bir geminin geçebileceği genişlik ve derinlikte olacaktır. Şeklinde planlandı.
Konu ile ilgili konuşan Bilim Akademisi Üyesi ve İTÜ Jeoloji Mühendisi öğretim üyesi Prof. Dr. Naci Görür, ‘’Kanal İstanbul'un oluşturacağı geri dönülmez tahribata yol açarken. Projenin oluşturacağı ekolojik tahribatın yanında aynı zamanda deprem için de büyük risk teşkil ettiğini ifade etti.’’
Kanal İstanbul proje ile ilgili diğer bir başlık ise İstanbul'daki verimli arazilerin çölleşme riskini artıracak olması. Prof. Dr. Naci Görür ’’Sazlıdere Barajı tahrip zarar görecek. Terkos’un sularının çekilme olasılığı da çok yüksek. Deniz suları, tatlı su kaynakları ile karışabilir. Hem suda hem de toprakta tuz artışı görülebilir. Bu ise İstanbul’un verimli arazilerinin çölleşmesi anlamına geliyor. Son dönemde yaşanan müsilaj sorunu ile zaten ne kadar vahim bir durumda olduğu gözler önüne serilen Marmara Denizi'nin Kanal İstanbul ile birlikte ölümünün kaçınılmaz olacaktır." şeklinde ifade etti.
Prof. Dr. Naci Görür; 'Kanal açıldıktan sonra açtıktan saniyede 5 bin 500 metreküp Karadeniz suyu Marmara’ya akacak. Karadeniz dünyanın en kirli denizi ve ilk 200 metrede yaşam var, sonrası ölü. Avrupa’nın sanayi kirliliğini taşıyan Tuna Nehri, kanal sayesinde Marmara’ya akacak. Yapılan çalışmaya göre Karadeniz’den Marmara’ya 48 milyon insanın günlük atığına eş değer kirli atık akacak. İstanbul’un nüfusunu 16 milyon dersek megakentin ürettiği 3 katı atık can çekişen Marmara’nın mutlak ölümüne sebep olacak. Şimdi müsilajdan kurtarmak için çalışılıyor ama Kanal İstanbul yapılırsa Marmara’yı kurtarma şansı ortadan kalkacak. Ayrıca ‘’Kanal ile Boğaz arasındaki bölge bir ada haline gelecek dolayısıyla tüm ulaşım sistemleri değişecek ve zorlaşacaktır. Özellikle Kanalı üstten geçecek yapılar irtifa, zemin koşulları nedeniyle daha riskli ve maliyetli olacaktır. Bu adanın Trakya’dan ayrılması askeri açıdan da riskli olabilecektir’’ şeklinde ifade etti.
Proje ile ilgili diğer başlık İstanbul depreminin şiddetini artıracak olması. Prof. Dr. Naci Görür ‘’ Kanalı açmak için 1 milyar metreküp hafriyat yapılacak. Bu günde 23 bin metreküp hafriyat demektir ve ancak 5-6 yılda taşınabilir. Haluk Eyidoğan’ın yaptığı bir çalışma var ve buna göre kazı için günde 11 ton kullanmanız gerekiyor. 11 ton patladığında 3.8 büyüklüğünde depreme eş değer sarsıntı yaratıyor. Kazı sürecinde her gün bu deprem olacak. Kanal güzergahı, jeolojik ve geoteknik olarak sorunlu bir zemin. Marmara Denizi’ne yakın kesimler, özellikle Sazlıdere ve güneyinde risk, deprem açısından daha fazla. Çünkü depremde ortaya çıkan ve yıkıcı olan ‘S dalgası’ bu bölgelerden geçerken zeminin özelliği gereği hızlı ilerlemeyecek. Göreceli olarak bu alanda daha fazla duracak ve daha yıkıcı olacak. Ayrıca kanalın Marmara’ya açılan bölümünde depremin şiddeti minimum 9 olacak. ‘’ şeklinde açıklamada bulundu.
Kanal İstanbul'un projesi uzun zamandır çok konuşulan bir proje. Bu proje ile ilgili bazı kesimler yerli bir proje diye savunurken. Karşı olan kesimler ise bu projenin Katar ile ortak yapıldığını ve kanal çevresindeki arsaların katar şirketine satıldığı yönünde İddiaları bulunmakta. Bununla konu ile ilgili iddiaları herkes duymuştur. Daha detaylı bilgi öğrenmek isteyenler araştırıp öğrenebilir bu kişiye kalmış.
Proje birçok bilim insanları ve bilim çevreleri tarafından yapılan uyarılara rağmen projeye devam ediyor. Proje sadece çevresel faktörlerden değil, İstanbul’da yaşayan binlerce insan açısından önem arz etmekte.