Utanma duygusu nedir diye sordum. Şöyle çıktı: “Onursuz sayılacak ya da gülünç olacak bir duruma düşme nedeniyle bundan üzüntü duymak, utanç duyumsamak.”
Ama onlar utanmadılar!
Mesela, 3 Ağustos 2014'te Irak Şam İslam Devleti'nin (IŞİD) Şengal'de (Sincar) Ezidi Kürtlere yönelik katliam yaptı. Bu saldırıda kadın ve çocukların da içinde olduğu binlerce insan hayatını kaybetti, binlercesi de IŞİD tarafından kaçırıldı.
İŞİD bunları yaparken “Allah-u Ekber “diyordu. Allah’ın ismini anarken insanların kafasını kesiyorlardı, erkekleri öldürüp, kadınlara cinsel istismarda bulunuyordu ve masum çocukları öldürüyorlardı. Bunları yaptıkları sırada hiç utanmadılar.
Hocalı Katliamı ise, Karabağ Savaşı sırasında 26 Şubat 1992 tarihinde Azerbaycan'ın Dağlık Karabağ bölgesindeki Hocalı kasabasında resmi rakamlara göre 83'ü çocuk, 106'sı kadın olmak üzere 613 Azeri, Ermenistan'a bağlı kuvvetler tarafından toplu şekilde öldürüldü.
Nazi Almanya’sı saf alman ırkını hepsi tek çatı da toplamak için Yahudileri toplama kamplarında katlettiler. Bundan da hiç utanmadılar.
Toprak, sermaye, yeni ticaret yolları, yer altın zenginliği ve yeni yurt edinmek adı altında keşif ve yıpratma savaşlarıyla dünya savaşlarına neden oldular. Milyonlarca masum insanlar birkaç devletin politikası yüzünden öldü. Bu insanlar ölürken onlar hiç utanmadılar.
Hani insan hakları, onuru, yaşama hakkı nereye gitti?
Ne için bu savaşlar yapıldı, neden bu kadar insan öldürüldü? Neymiş Yer altı zenginliği, demokrasiyi ülkenize getireceğiz, ticaret sayesinde ülkenizde ki ekonomiyi canlandıracağız.
Demokrasiye getireceğim diyen ABD, tek kutuplu dünya kurup dünyayı yönetmeye kalktı. Demek amaç demokrasi değil.
İngiltere ve Fransa sömürgecilik faaliyetleri ile Ortadoğuyu, kültürel, etnik, demografik ve coğrafi olarak parsel parsel böldü.
Irkçı, faşist zihniyetler kendi dilleri yaşasın diye başka milletlerin varlığının anlamı olan dillerini yok saydılar, görmezden geldiler, kitaplarını, kütüphanelerini yaktılar ve bunları yaptıkları sırada hiç utanmadılar.
Siz insan hakları için yola çıktığınız yolda kendi menfaatleriniz uğruna bunları yaparken hiç utanmadınız mı?
Türkiye’de 6 Şubat Kahramanmaraş merkezli depremlerde 11 il insanları, hayallerini, umutlarını, dününü, yarınını, annesini, babasını, çocuğunu kaybetti. Ama fırsatçılar kalkıp o dönemde her şeye zam yaptılar. Bazıları deprem bölgesine gidip hayalleri enkaz altında kalan insanların eşyalarını çalmaya kalktılar.
Biz can, canan derken onlar hırsızlık peşindeler. Ve bunları yaparken hiç utanmadılar.
Emine Bulut eski kocası tarafından boğazından bıçakla yaralandığında, "BEN ÖLMEK İSTEMİYORUM" yanında bulunan 10 yaşındaki kızı ise "ANNE ÖLME" çığlıklarını, Burcu Cöddü'nün eşi tarafından vurulduğunda son nefesinde "ÇOCUKLARIMA İYİ BAKIN" feryat seslerini herkes duydu ama kadınlara cinsel istismara maruz bırakmaya, şiddet uygulamaya devam ettiler. Üstüne erkeklerin takım elbise giyip kravat taktığı için iyi hal indirim almasına herkes şahit oldu. Bunlar olurken hiç kimse utanmadı.
Saç teli göründüğü için Mahsa Amini İran ahlak polisleri tarafından tutuklandı. Tutuklandıktan 3 gün sonra kaldırıldığı hastane de öldü.
Bazı Müslüman ülkelerde ise kadınlar çarşaf taktıkları için yobazlıkla suçlanıyorlar.
Biri saçı göründüğü için diğeri ise çarşaf giydiği için her türlü baskı, şiddete maruz bırakılıyor.
Amaç kadının ne giydiği mi? Yoksa bu tür hareketler üzerinden hak arayışında olan, yaşama hakkı için mücadele eden kadınları susturmak mı?
Bunları yaparken utanmaları gerekirken onlar gururla dünyaya aktardılar.
Charlie Chaplin Modern zamanlar filminde, Büyük Ekonomik Buhranı, makinalaşmayı ve makinaların işçiyi, işçinin emeğini metalaştırdığını ve işçinin nasıl ürettiği ürüne yabancılaştığını 1914 yılında yarattığı Küçük serseri (Şarlo) tiplemesi üzerinden anlatır. Ama onlar daha fazla kar etmek uğruna işçinin, emekçinin emeğini sömürmeye devam ettiler. Bu durumdan da hiç de utanmadılar.
Rant uğruna ormanları, doğal alanları yakıp, yıktılar yerine devasa oteller yaptılar. Müteahhitler ülkeye faydaları olsun adı altında vergi affı, imar affı uyguladılar. Sonra da hava kirliliği, solunum hastalıkları artı dediler. Halbuki onlar kar uğruna, daha fazla para kazanmak için bunlar yaptılar ama yaptıklarından da utanmadılar.
20 yıl önce ilaç yoktu, doktorlar bizi azarlıyordu, şimdi ise biz doktorları dövebiliyoruz. Doktorların bizi azarladığı günlerden, dövebildiğimiz günlere geldik diyen kadının sözlerine şahit olduk. O bunları söylerken hiç utanmadı.
Korona döneminde salgın her yeri etkisini altına aldı. Covid-19 aşısını bulanlar diğer ülkelere aşıları parayla sattılar. İnsanlar yaşamaya, virüsten korunmaya gayret ederken onlar insan sağlığı üzerinden ticaret yaptılar. Dünya’da ekmek ve su yetersizliğinden ölen insanlara parayla verdiler. Sonra da çıkıp biz aşıyı bulduk diye dünyaya nutuk attılar. İnsanlar sokak ortasında ölürken onlar bu durumdan hiç utanmadılar.
Daha utanılacak çok şey var ama ben sözlerimi Ayla Aydemir’in “Sol Yanım Acıyor Anne” adlı kitabından bir şiiri ile bitirmek istiyorum.
Burası dünya!
Ne çok kıymetlendirdik.
Oysa bir tarla idi;
Ekip biçip gidecektik.
Yorumlar
Kalan Karakter: