Değerli okurlarım bu haftaki yazımda sizlere Urfa’mızın tarihi ile ilgili bir hocamızın kaleme aldığı yazıdan esinlenerek kültürel birikimimiz hakkında yazıları paylaşmak istiyorum.
Binlerce yıllık bir tarihe sahip Urfa kentinde, birçok uygarlık hüküm sürmüş, tüm bu uygarlıklar kendilerinden öncekilerin kültürel birikimi üzerinde yükselmiştir. Bu medeniyetler geçidin zenginliği Urfa’yı dünya uygarlıkları tarihi açısından ayrıcalıklı bir yere taşımıştır.
Dünyanın en eski yerleşim yerlerinden biri olan Urfa; coğrafi konumu, ikliminin elverişli olması ve verimli topraklara sahip olması nedeniyle, Neolitik Çağ’dan başlayarak birçok medeniyete ev sahipliği yapmıştır.
Kültür ve medeniyetin dünyaya yayıldığı topraklar üzerinde yer alan Şanlıurfa; büyük imparatorlukların, kadim medeniyetlerin kentidir. Geçmişten günümüze tarih, bilim, hukuk, inanç, kültür, sanat, edebiyat gibi insanlık kültürünün oluşumuna ve gelişimine mekan olmuş önemli merkezlerden biri olan Urfa; dünyanın en eski kenti, insanlık tarihinin başlangıcı, tüm insanlığın ortak ata yurdudur.
Urfa’nın en eski adı ‘‘Ur’’ veya ‘‘Ur-ı Kildani’’ olarak bilinir. Nuh tufanından sonra kurulan ilk on iki şehirden biri olarak kabul edilen Urfa’nın, ilk devirleri hakkında fazla bir bilgiye sahip değiliz. Makedonya Kralı Büyük İskender’in fethinden sonra ‘‘Edessa’’ diye isimlendirilmiştir. İslam fethine kadar Bizans’a bağlı kalan Urfa, İslam fethinden sonra ‘‘Ruha’’ ismini almıştır. Osmanlı devletinin son devirlerine kadar Urfa olarak adlandırılan şehir, Cumhuriyet döneminde, TBMM tarafından ‘‘Şanlı’’ unvanı verilmiş ve şehrin adı Şanlıurfa olmuştur.
Birçok medeniyete ev sahipliği yapan Urfa’nın tarihi ve kültürel değerleri ile ilgili yazımın devam gelecek.
Sağlıcakla kalın…