Röportaj: Murat Doğan – Ahmet Can
Urfa’nın tanınan yüzü, müziğe olan sevgisiyle ve bunun yanında Urfa kültürünü konu alan ‘Acil Güldürü’ skeçleriyle halkın beğenisini daha fazla toplayan Mehmet Yağuş, teknolojinin hızla gelişmesine rağmen kasetçilik kültürünün bitmemesi için çaba sarfediyor. Türkiye’de Klay patentini alarak Urfa’nın tek albüm yapan kasetçilik şirketi ile dünyaya açılan ve Mehmet Klay ünvanıyla ön plana çıkan Mehmet Yağuş, Urfastar gazetesine kasetçilik kültürünü anlattı.
İşte Mehmet Yağuş ile yaptığımız röportajın tamamı…
Klay kasetçilik Urfa’da bilinen bir şirkettir. Birçok urfalı sanatçının sesini albümlerle duyurdunuz. Öncelikle kasetçiliğe nasıl başladınız; bundan biraz bahseder misiniz?
Benim boksöre ilgim vardı. Geçmişte de boksör olan Muhammet Ali Klay’dan etkilenerek onun bir posterini dükkanıma asmıştım. O sevgiden dolayı işyerimin hatta şirketimin adını Klay olarak değiştirdim.
Sınırları aşarak Türkiye’ye, hatta dünyaya kasetçilikle sesini duyuran bu şirket ne zaman kuruldu?
1978 yılında Klay Kasetçilik kurarak küçük teyiplerle kaset doldururduk. Bunun mimarı da rahmetli Sinan Avcı’ydı. Biz de Sinan Avcı’nın öğrencisiyiz. Biz o yıllarda hiç yoksa bile 800 sanatçının albümünü çekmiştik. Köylerde yaşayan debgbejlerin albümlerini çekerdik. Bu albümü yapınca da belli miktarda para verirdik sanatçıya. Ancak tutulup tutulmayacağını bilmezdik. Ama öyle söylerlerdi ki 2 saatte bir albüm doldururlardı. Biz kasetçiliği böyle sahiplendik. Müziğe sevgimiz vardı. Kürtler bu konuda çok duygusaldır. Bir gıdaymış gibi müziğin peşinden gidiyorduk. Çıkarımızdan çok bu kültürün bitmemesi için çalıştık. Un Kapanı bile bizim kadar çalışmıyordu. Onlarda en fazla 100 albüm verken, bizde 800 albüm bulunuyordu. Mezopotamya bölgesinde bütün müzik kültürünü toplasanız bunların temeli Urfa’dır. Urfa bu kültürün kalbiydi. Sıra geceleri vardı. Urfa, dünyanın beşiğidir. Tarih adamları Urfa’yı anlayamaz. Urfa’ya gelen biri tarihi zaten insanlardan görür. Kürt kültürünü dengbejler oluşturuyordu.
‘O DÖNEMDE KASETLER SAKLANIYORDU’
Ne oldu bu dengbejlere?
Bu dengbejlerin üretkenliğinin önünü kesen, Urfa kültürünü yok eden 12 Eylül cuntasıydı. 12 Eylül’de Urfa’da Kürtçe, Arapça albüm çıkaran bu dengbejlerin önü kesildi ve bu kasetler yasaklandı. O dönemde bende 200 adet Arapça kaset vardı. Bu kasetler o dönemde yasaklandığı için yer altında saklanıyordu. Ardından zaten kullnılamaz hale geliyordu. Ben bu kasetleri arşivde bir yedeğini ayrı bir yerde saklardım. Biri yakalanınca diğerini yine kopyalardım. Biz bu günlerden geldik. Ben defalarca bu Kürtçe albümleri İstanbul’a gönderdim. Amacım bu kasetlerin kaybolmaması.
‘BU KÜLTÜR UÇURUMDAYDI’
Urfa’nın zarar gören bu kültürü için ne yaptınız?
Şimdi teknolojinin güçlenmesiyle ve 12 Eylül kanunlarıyla bu kültür yerle bir oldu. Bu kasetler tabiki elimizde var. Ama sadece kurtarabildiklerimiz elimizde kaldı. Benim şu anda devlette 8 bin 500 ana bandım var. Bunlar el konulan kasetlerdi. İçinde aşkı işleyen, tarihimizdeki aşkları anlatan albümler yer alıyordu. Ona rağmen bizi şuçladılar. Bu nedenle bu sanatçılar, üretkenliğini yitirdi. Bu kültür uçurumdaydı. Biz elimizden geldiğince bu kültüre yapıştık. Bu kültüre biraz yumuşak bakan rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’dı. Bu kültür yoksa tamamen yok olurdu.
Albümleriniz şimdi de devam ediyor mu?
Şu anda albümlerimizi yine çıkarıyoruz. Bu defa daha modern olarak kimin hakkına ne düşüyorsa onu vererek daha tertipli bir şekilde İstanbul’a gönderiyoruz. Şu anda bende 60 şanatçının albümü var. Müziği, kültürü seviyorum ve bu kültürün yok olmasına karşı duvar gibi duruyorum. Hangi dilde olursa olsun gönlümüzde yeri vardır. Zaten ayrım yaparsak hiçbir yere varamayız.
‘ŞU ANDA ALBÜMLERİ HEDİYE EDİYORUZ’
Günümüzde güçlü hale gelen teknoloji ile birlikte kaset, CD, DVD tamamen kalktı diyebilir miyiz? bu kasetlerin hala alıcısı var mı?
Şimdi bu albümlerin bir geliri yoktur. Artık sanatçı albüm çıkarınca ertesi gün düğünlerde söylüyor. Sanatçı, bütün albümleri kendi cebinden karşılamasına rağmen hepsini bize bırakarak gidiyor. Yani albümleri para almadan dağıtıyoruz. Bu durumda sadece 500 albüm yapmamıza rağmen sadece hediye olarak veriyoruz. Teknoloji sanatçıyı tamamen bitirdi. Şimdi sadece albümünü bir televizyonda yayınlasa bile hemen tanınabilir.
‘ACİL GÜLDÜRÜ 10 BENİM GÖNLÜMDE YATIYOR’
Urfalılar sizi ‘Acil Güldürü’ skeçleriyle de daha fazla tanıdı. Müzikteki başarınızı filme de yansıttınız diyebiliriz. Bu skeçler ‘Acil Güldürü 9’dan sonra durdu. Ne oldu da bunu devam ettirmediniz; ileri zamanda bunu devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?
Şimdi teknolojiyle birlikte insanların sinemaya bakış açısı tamamen değişmiş. ‘Acil Güldürü’ skeçlerini hazırlarken çok çaba sarfettim. Köy köy dolaşarak senaryosunu yazdım. Hayatta yaşanılanı bu sahnelerde gösterdik. Şimdi bunu devam ettirsek bile rağbet olmadığını görüyoruz. Bu kadar emeğe karşı biri çıkıp bu görüntüleri hemen internete yüklüyor, dünyanın diğer ucunda bu seyrediliyor. Biz bu skeçleri yöresel olarak çekiyorduk. Bu skeçlerin en önemli özelliği ise konuşmaların Urfa ağzı ile çevrilmesiydi. Urfa ağzı zaten dünyada ilgi görüyor. ‘Acil Güldürü 10’ benim gönlümde yatıyor. Bu da ‘On 10 numara’ olacak.
Şu ana kadar tahmini kaç sanatçının albümünü yaptınız?
Şu ana kadar 52 tane albüm yaptım. Kimi sanatçının iki, kiminin üçtür. Ben o sanatçıları Türkiye ve dünyaya tanıttım.
Şimidiki projeniz nedir?
Şimdi ben Klay Show ile bir televizyonda program yayınlıyorum. İbrahim Tatlıses ve Mahmut Tuncer’den sonra en uzun program benim yaptığım Klay Show programıdır. Bu programa İzollu Memet ile başladık. Bu programın durmaması için ünlü sanatçı Ozan Beşir’le bu programı devam ettirdim. Teknoloji o kadar içimize girdi ki bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. Çünkü teknoloji emeği basitleştiriyor.
‘BU DÖNEMDE EMEK KALMAMIŞ’
Önceki dönem ile günümüz dönemini karşılaştırdığımızda sanatçı hangi dönemde daha hızlı bir şekilde tanınıyor?
Sanatçının tanınması şimdi daha basit. Ama böyle olunca da sanatçının ömrü kısa oluyor. Eski sanatçılar gibi emek vermeyince üretkenliği hemen tükenebiliyor. Bu dönemde emek kalmamış. Basit derken de emeksiz meşhur olmak çok basittir.
‘PLAKLAR GERİ GELİYOR’
Şu anda gelişen teknolojiye karşı kaset kültürünü devam ettirmeye çalışıyorsunuz. Bununla ilgili ilerideki hedefleriniz, tavsiyeleriniz nelerdir?
Şu anda kimse albüm almıyor. Düşündüm de albüm nerede satılır, en mahrumiyet yer neresidir? Bazı dinlenme tesislerine gittim, oradaki marketlere giderek albümlerin orada satılmasını istedim. Yani teknoloji ne kadar hızlı gelirse gelsin, bir gün bunun da el freni çekilecek. Gün gelecek yine kaset dinlemeye devam edeceğiz. Örneğin şu anda plaklar geri döndü. Bu plaklar Fransa’da moda olmuş. Kendi albümlerimizi Fransa’ya gönderiyoruz, bu da bize plak olarak geri dönüyor.
Urfa’nın tanınan yüzü, müziğe olan sevgisiyle ve bunun yanında Urfa kültürünü konu alan ‘Acil Güldürü’ skeçleriyle halkın beğenisini daha fazla toplayan Mehmet Yağuş, teknolojinin hızla gelişmesine rağmen kasetçilik kültürünün bitmemesi için çaba sarfediyor. Türkiye’de Klay patentini alarak Urfa’nın tek albüm yapan kasetçilik şirketi ile dünyaya açılan ve Mehmet Klay ünvanıyla ön plana çıkan Mehmet Yağuş, Urfastar gazetesine kasetçilik kültürünü anlattı.
İşte Mehmet Yağuş ile yaptığımız röportajın tamamı…
Klay kasetçilik Urfa’da bilinen bir şirkettir. Birçok urfalı sanatçının sesini albümlerle duyurdunuz. Öncelikle kasetçiliğe nasıl başladınız; bundan biraz bahseder misiniz?
Benim boksöre ilgim vardı. Geçmişte de boksör olan Muhammet Ali Klay’dan etkilenerek onun bir posterini dükkanıma asmıştım. O sevgiden dolayı işyerimin hatta şirketimin adını Klay olarak değiştirdim.
Sınırları aşarak Türkiye’ye, hatta dünyaya kasetçilikle sesini duyuran bu şirket ne zaman kuruldu?
1978 yılında Klay Kasetçilik kurarak küçük teyiplerle kaset doldururduk. Bunun mimarı da rahmetli Sinan Avcı’ydı. Biz de Sinan Avcı’nın öğrencisiyiz. Biz o yıllarda hiç yoksa bile 800 sanatçının albümünü çekmiştik. Köylerde yaşayan debgbejlerin albümlerini çekerdik. Bu albümü yapınca da belli miktarda para verirdik sanatçıya. Ancak tutulup tutulmayacağını bilmezdik. Ama öyle söylerlerdi ki 2 saatte bir albüm doldururlardı. Biz kasetçiliği böyle sahiplendik. Müziğe sevgimiz vardı. Kürtler bu konuda çok duygusaldır. Bir gıdaymış gibi müziğin peşinden gidiyorduk. Çıkarımızdan çok bu kültürün bitmemesi için çalıştık. Un Kapanı bile bizim kadar çalışmıyordu. Onlarda en fazla 100 albüm verken, bizde 800 albüm bulunuyordu. Mezopotamya bölgesinde bütün müzik kültürünü toplasanız bunların temeli Urfa’dır. Urfa bu kültürün kalbiydi. Sıra geceleri vardı. Urfa, dünyanın beşiğidir. Tarih adamları Urfa’yı anlayamaz. Urfa’ya gelen biri tarihi zaten insanlardan görür. Kürt kültürünü dengbejler oluşturuyordu.
‘O DÖNEMDE KASETLER SAKLANIYORDU’
Ne oldu bu dengbejlere?
Bu dengbejlerin üretkenliğinin önünü kesen, Urfa kültürünü yok eden 12 Eylül cuntasıydı. 12 Eylül’de Urfa’da Kürtçe, Arapça albüm çıkaran bu dengbejlerin önü kesildi ve bu kasetler yasaklandı. O dönemde bende 200 adet Arapça kaset vardı. Bu kasetler o dönemde yasaklandığı için yer altında saklanıyordu. Ardından zaten kullnılamaz hale geliyordu. Ben bu kasetleri arşivde bir yedeğini ayrı bir yerde saklardım. Biri yakalanınca diğerini yine kopyalardım. Biz bu günlerden geldik. Ben defalarca bu Kürtçe albümleri İstanbul’a gönderdim. Amacım bu kasetlerin kaybolmaması.
‘BU KÜLTÜR UÇURUMDAYDI’
Urfa’nın zarar gören bu kültürü için ne yaptınız?
Şimdi teknolojinin güçlenmesiyle ve 12 Eylül kanunlarıyla bu kültür yerle bir oldu. Bu kasetler tabiki elimizde var. Ama sadece kurtarabildiklerimiz elimizde kaldı. Benim şu anda devlette 8 bin 500 ana bandım var. Bunlar el konulan kasetlerdi. İçinde aşkı işleyen, tarihimizdeki aşkları anlatan albümler yer alıyordu. Ona rağmen bizi şuçladılar. Bu nedenle bu sanatçılar, üretkenliğini yitirdi. Bu kültür uçurumdaydı. Biz elimizden geldiğince bu kültüre yapıştık. Bu kültüre biraz yumuşak bakan rahmetli Cumhurbaşkanımız Turgut Özal’dı. Bu kültür yoksa tamamen yok olurdu.
Albümleriniz şimdi de devam ediyor mu?
Şu anda albümlerimizi yine çıkarıyoruz. Bu defa daha modern olarak kimin hakkına ne düşüyorsa onu vererek daha tertipli bir şekilde İstanbul’a gönderiyoruz. Şu anda bende 60 şanatçının albümü var. Müziği, kültürü seviyorum ve bu kültürün yok olmasına karşı duvar gibi duruyorum. Hangi dilde olursa olsun gönlümüzde yeri vardır. Zaten ayrım yaparsak hiçbir yere varamayız.
‘ŞU ANDA ALBÜMLERİ HEDİYE EDİYORUZ’
Günümüzde güçlü hale gelen teknoloji ile birlikte kaset, CD, DVD tamamen kalktı diyebilir miyiz? bu kasetlerin hala alıcısı var mı?
Şimdi bu albümlerin bir geliri yoktur. Artık sanatçı albüm çıkarınca ertesi gün düğünlerde söylüyor. Sanatçı, bütün albümleri kendi cebinden karşılamasına rağmen hepsini bize bırakarak gidiyor. Yani albümleri para almadan dağıtıyoruz. Bu durumda sadece 500 albüm yapmamıza rağmen sadece hediye olarak veriyoruz. Teknoloji sanatçıyı tamamen bitirdi. Şimdi sadece albümünü bir televizyonda yayınlasa bile hemen tanınabilir.
‘ACİL GÜLDÜRÜ 10 BENİM GÖNLÜMDE YATIYOR’
Urfalılar sizi ‘Acil Güldürü’ skeçleriyle de daha fazla tanıdı. Müzikteki başarınızı filme de yansıttınız diyebiliriz. Bu skeçler ‘Acil Güldürü 9’dan sonra durdu. Ne oldu da bunu devam ettirmediniz; ileri zamanda bunu devam ettirmeyi düşünüyor musunuz?
Şimdi teknolojiyle birlikte insanların sinemaya bakış açısı tamamen değişmiş. ‘Acil Güldürü’ skeçlerini hazırlarken çok çaba sarfettim. Köy köy dolaşarak senaryosunu yazdım. Hayatta yaşanılanı bu sahnelerde gösterdik. Şimdi bunu devam ettirsek bile rağbet olmadığını görüyoruz. Bu kadar emeğe karşı biri çıkıp bu görüntüleri hemen internete yüklüyor, dünyanın diğer ucunda bu seyrediliyor. Biz bu skeçleri yöresel olarak çekiyorduk. Bu skeçlerin en önemli özelliği ise konuşmaların Urfa ağzı ile çevrilmesiydi. Urfa ağzı zaten dünyada ilgi görüyor. ‘Acil Güldürü 10’ benim gönlümde yatıyor. Bu da ‘On 10 numara’ olacak.
Şu ana kadar tahmini kaç sanatçının albümünü yaptınız?
Şu ana kadar 52 tane albüm yaptım. Kimi sanatçının iki, kiminin üçtür. Ben o sanatçıları Türkiye ve dünyaya tanıttım.
Şimidiki projeniz nedir?
Şimdi ben Klay Show ile bir televizyonda program yayınlıyorum. İbrahim Tatlıses ve Mahmut Tuncer’den sonra en uzun program benim yaptığım Klay Show programıdır. Bu programa İzollu Memet ile başladık. Bu programın durmaması için ünlü sanatçı Ozan Beşir’le bu programı devam ettirdim. Teknoloji o kadar içimize girdi ki bundan sonra ne olacağını bilmiyoruz. Çünkü teknoloji emeği basitleştiriyor.
‘BU DÖNEMDE EMEK KALMAMIŞ’
Önceki dönem ile günümüz dönemini karşılaştırdığımızda sanatçı hangi dönemde daha hızlı bir şekilde tanınıyor?
Sanatçının tanınması şimdi daha basit. Ama böyle olunca da sanatçının ömrü kısa oluyor. Eski sanatçılar gibi emek vermeyince üretkenliği hemen tükenebiliyor. Bu dönemde emek kalmamış. Basit derken de emeksiz meşhur olmak çok basittir.
‘PLAKLAR GERİ GELİYOR’
Şu anda gelişen teknolojiye karşı kaset kültürünü devam ettirmeye çalışıyorsunuz. Bununla ilgili ilerideki hedefleriniz, tavsiyeleriniz nelerdir?
Şu anda kimse albüm almıyor. Düşündüm de albüm nerede satılır, en mahrumiyet yer neresidir? Bazı dinlenme tesislerine gittim, oradaki marketlere giderek albümlerin orada satılmasını istedim. Yani teknoloji ne kadar hızlı gelirse gelsin, bir gün bunun da el freni çekilecek. Gün gelecek yine kaset dinlemeye devam edeceğiz. Örneğin şu anda plaklar geri döndü. Bu plaklar Fransa’da moda olmuş. Kendi albümlerimizi Fransa’ya gönderiyoruz, bu da bize plak olarak geri dönüyor.
Inanki Abim siz urfamiz icin Anlatilmaz bi Mucizesin Cunku bunu biliyorum sen Sadece Muzige Gönül versensin O Yuzden Hep Sanatcinlarin Arkasinda Duran Tek Insan Sizsiniz Saygilarimla Avsarli Memed
Emeği geçen herkese teşkür mehmet klay kral adamsın urfa da dinlenen her dengebejin kasetinde senin emegin vardir