Av. Delebe: Devletin boşanma konusunda çalışmasını görmedim

TAKİP ET

Şanlıurfa'da boşanma oranları her geçen gün artarken devletin bu konudaki tutumunu yetersiz bulduğunu dile getiren Avukat Hikmet Delebe, 'Ben bir hukukçu olarak devletin eşler arasındaki ilişkinin güçlenmesi, aile bağlarının güçlenmesi için ciddi bir çalışma yaptığına şahit olmadım. Devletin şu anki politikası boşandıktan sonraki aşamayı kapsıyor.' dedi.

2020 yılının Temmuz ayında boşanma dilekçesi yazdıranların sayısı bir önceki yılın aynı dönemine göre yüzde 34 artarken bu oran 2022’de ise 174 bin 85'e yükseldi. Şanlıurfa’da ise bu yıl 4 bin boşanma davası görülüyor.

Avukat Hikmet Delebe Şanlıurfa’da son zamanlarda artan boşanma nedenlerinin temelinde geçimsizlik olduğuna dikkat çekti.

“ARTIK GENÇ YAŞLI FARK ETMEKSİZİN HERKES BOŞANIYOR”

2022 yılında Şanlıurfa’da ciddi oranda boşanmaların meydana geldiğini söyleyen Avukat Delebe: “Son zamanlarda boşanma davaları çok ciddi bir oranda arttı. 22 yaşındaki kadınlarda boşanıyor, 80 yaşındaki kadınlar da boşanıyor. Bunları mercek altına almak gerekiyor. Bu kadar boşanma neden oluyor. Bununla birlikte sosyal devlet ilkesi ne durumda, bu çalışmalar hangi düzeyde seyrediyor bütün toplumun yani STK'ların Devlet aygıtının üstüne düşeni yapması gerekiyor.” şeklinde konuştu.

“BOŞANMANIN TEMEL NEDENİ EKONOMİK GEÇİMSİZLİK”

Boşanma davalarının nedenlerini sıralayan Delebe: “Boşanmayı tetikleyen nedenler çok farklı olmakla birlikte bir istatistiki çalışma yapılırsa en başta ekonomik sıkıntıların olduğu gösterilmektedir. Aile içerisinde aile ekonomik yönden eğer sıkıntı çekiyorsa normal bir yaşantı için gelir düzeyine sahip değilse bu aile içindeki huzursuzluğu tetikler. Örneğin çocuklar olsun eş olsun bunlar bir şey almak istediğinde alamıyorsa bu aile içerisinde huzursuzluğa neden olur. Sosyal medyanın çokça kullanılması da sadakat hükümlülüğüne çoğu zaman zarar verir çünkü bununla ilgili Yargıtay 2.'nci hukuk dairesinde çok çarpıcı bir açıklaması var. Sosyal medyada fazlaca vakit geçirmek boşanma nedeni olarak kabul edilmektedir.” dedi.

“ŞANLIURFA’DA YILLIK 4 BİNİN ÜZERİNDE BOŞANMA VAR”

Son dönemlerde artan boşanma olaylarının ciddi sorunlar doğurduğunu anlatan Delebe: “Şanlıurfa'ya gelecek olursam Şanlıurfa merkez adliyesinde dört tane aile mahkemesi var. 10 tane de dış ilçemiz var. Yakın zamanlarda adliyelerden aldığımız ve derlediğimiz bilgilere göre yılda 4.000'in üzerinde boşanma davaları oluyor. Bu hayli ciddi bir rakamdır, çünkü Urfa hem feodal yönüyle hem de manevi duyguları yönünden kısmen de olsa önde olan bir şehir, bu bakımdan dolayı Şanlıurfa ilinde boşanma davalarının yılda 4000'e aşması gerçekten de bir sosyolojik vaka olarak önümüzde duruyor.” ifadelerini kullandı.

“ÇİFTLER HİÇ BİR KONUDA UZLAŞAMIYORSA BU ŞİDDETLİ GEÇİMSİZLİKTİR”

Sözlerine daha sonra evlilik birliğinin temelden sarsılması halk arasında “ Şiddetli Geçimsizlik” olarak nitelendirilen boşanma olayı hakkında bilgi veren Avukat Delebe:  “Çiftler kendi aralarında maddi manevi her konuda uzlaşamıyorlarsa ve anlaşamıyorlarsa, iletişim bozukluğu söz konusuysa birbirlerini dinleyecek durumda değillerse de ve bu da evlilik birlikteliğini çekilmez bir noktaya taşımışsa bu da evlilik birliğini sarsar.” dedi.

“KUSURU DAHA AZ OLAN DAVA AÇABİLİR”

Evlilik birliğinin temelde bozulması konusunda bilgi veren Delebe: “ Boşanma konusunda kusuru daha az olan ya da kusuru hiç olmayan taraf dava açabilir. Hiç kimse kendi kusuruna dayanarak hak talebinde bulunamaz. Örneğin eşler arasında birisi çok ağır kusur taşımakta evlilik külfetinin ona yüklediği sorumluluklarını yerine getirememekte kişinin hiç kusuru bulunmayan ya da kusuru az olan eşe karşı dava açması olumlu değildir. Olsa bile mahkeme bunu reddedecektir. Demem o ki kusuru az olan davayı açabilir.” uyarılarında bulundu.

“BOŞANMA DAVASINDA DELİLLER ÇOK ÖNEMLİ”

Bu konuda boşanma davası açmak isteyenler için bilgi veren Avukat Hikmet Delebe: “Boşanma davaları aile mahkemesinin bulunduğu yerlerde aile mahkemelerinde, aile mahkemesinin bulunmadığı küçük ilçelerde ise Asli ve hukuk Mahkemeleri’nde açılır. Önce bir dava dilekçesi hazırlanır tabii ki dava dilekçesi yargılanmanın temelini oluşturduğu için son derece sağlıklı ve etraflıca hazırlanması gerekmektedir. Eş karşı tarafın kusurlu olduğunu söylüyor ve bunu delillerle ispatlamak istiyorsa, delilleri de dilekçesinin içinde göstermesi gerekiyor.  Burada örneğin ziynet eşyası onlarla ilgili bir talep varsa altınların varlığını CD kaydı ya da renkli fotoğraflarla ispatlayabilir. Bu aşamalardan sonra davası açılmış olur. Dava açan kişi eğer dava açtığında yargılama harç masraflarını karşılayacak düzeyde değilse ekonomik bir gelire sahip değilse adli yardımdan da faydalanabilir. Dilekçesinde talep eder mahkemede bununla ilgili küçük bir inceleme yapıp daha sonra yardımda bulunur.” dedi.

“NAFAKA TAMAMEN BİREYLERİN EKONOMİK DURUMLARINA BAĞLI”

Sözlerine şu şekilde devam eden Delebe: “Burada belirlenen nafaka tamamen bireylerin ekonomik durumlarına bağlı olur. Örneğin kadın düzenli bir gelire sahipse nafaka alamaz, ama çocuklar için nafaka ödemek zorunludur. Çünkü çocuk iki tarafında müşterek çocuğudur. Çocuğu alan kişi durumu iyi veya kötü fark etmeksizin karşı tarafa nafaka öder. Çocuğun velayeti ile ilgili olarak tamamen Yargıtay ve içtihatlar şu kriteri ortaya koyar. Çocuğun yüksek menfaati neyi gerektiriyorsa mahkeme ona göre karar verir. Çocuk küçük yaşta ise, anne şefkatine muhtaç ise çocuğun kesinlikle anneye bırakılması gerekiyor. Tabi çok aykırı durumlar yoksa mesela iffetsizlik gibi hırsızlık gibi bir durum söz konusu değilse çocuk anneye bırakılır. Çocuk akıl baliğ olduktan sonra mahkeme çocukların da görüşüne önem verir. Onları pedagoglar ve psikologlar eşliğinde dinleyebilir bununla ilgili sosyal incelemeler ve raporları düzenlettirebilir.” şeklinde konuştu.

“DEVLETİN BU KONUDAKİ POLİTİKALARI ÇOK YETERSİZ”

Yapılan düzenlemelerin yetersiz olduğunu vurgulayan Delebe: “Ben bir hukukçu olarak devletin eşler arasındaki ilişkinin güçlenmesi, aile bağlarının güçlenmesi için ciddi bir çalışma yaptığına şahit olmadım. Burada devlete elbette ki büyük görevler düşüyor. İlk sırada Aile ve Sosyal politikalar bakanlığının bu konuda ciddi politikalar düzenlemesi gerekiyor. Devletin şu anki politikası boşandıktan sonraki kısmı ilgilendiriyor. Oysaki önemli olan eşleri bir arada tutmak ailenin hassasiyetini korumak aile birlikteliğini korumak ve gelecek nesillere taşımaktır. Bundan ziyade bakanlık boşanma gerçekleştikten sonra kadını sosyal ve şahsi durumu, çocukların velayeti bağlanacak olan nafaka, nafakanın tahsil aşaması bunlarla ilgili politikalar geliştirmektedir. Oysaki bunlardan ziyade boşanma gerçekleşmeden önceki tedbirlerin alınması sosyal devlet ilkesinin de bir gereğidir. Bunların yeteri kadar çalışma sergilediğine şahit olmadık.” dedi.

Kader Topal / Urfa Değişim

Avukat Hikmet Delebe Şanlıurfa