Harekatın toplum üzerindeki etkisi

TAKİP ET

Barış Pınarı Harekatı'nın başlamasıyla birlikte Şanlıurfa'da harekatın psikopatolojik etkisini Psikolojik Rehberlik Uzmanı Ömer Hebeş değerlendi. Hebeş, savaşların kimi toplumlar üzerinde olumlu etki yaptığını kimilerinde ise olumsuz etkiye neden olduğunu kaydetti.

Şanlıurfa Rehberlik ve Araştırma Merkezi Müdürü Ömer Hebeş, Savaşların toplum üzerindeki psikolojik etkilerini gazetemize değerlendirdi. Psikolojik Rehberlik Uzmanı Ömer Hebeş, “Savaş, ülkeler arasındaki anlaşmazlıkların karşılıklı olarak diplomatik ilişkilerini keserek orduları ile giriştikleri silahlı bir mücadele biçimidir. Fakat mecaz olarak kullanıldığında ise savaş kelimesi birçok anlamı karşılar. Kavga, uğraş, yok etme mücadelesi bunlara örnektir. Bilindiği üzere ülkemizin bu aralar terör örgütlerini ortadan kaldırmak için verdiği mücadele belki mecaz anlamda kullanıldığında savaş anlamı kazanır. Savaşlar da kaçınılmaz olan ve arzu edilen savaşlar olmak üzere iki türlü savaş vardır. Bu savaşların birçok nedeni olsa da temelde, ya var olmak ya da hükmetmek için savaşılır. Var olmak bir savunma mücadelesi iken, hükmetmek ise bir saldırı stratejisidir.  Var olmak bazen Filistin halkının yaptığı gibi ülkesinin topraklarını savunmak adına zulme uğramaktır, hükmetmek ise Türkiye devleti gibi, mazlumları güçlü ordusuyla korumaktır. Verilen örneklerde ne Filistin halkı ne de Türkiye devleti savaşmak istememektedir. Fakat savaş onlar için kaçınılmazdır” dedi.

 

'Zaruri operasyonlarda değerlere zarar verilmez'

Barış Pınarı Harekatını zaruri bir harekat içerisinde değerlendiren Hebeş, “Kaçınılmaz ve zaruri olan bu harekatlarda merhamet, namus, mülkiyet gibi kutsal değerlere zarar vermek asla amaçlanmaz. Bu kapsamda Barış Pınar Harekatı ile sınırımızda oluşan terör koridorunu ortadan kaldırmak ve Suriyeli vatandaşların vatanlarına dönmesi için bu harekat kaçınılmaz hale geldi” diye konuştu.

 

 

'Arzu edilen savaşlar hükmetmek üzerine yapılır'

“Arzu edilen savaşların genelde hükmetmek üzerine kurulduğunu ifade eden Hebeş, “Her savaş kaçınılmaz değildir. Örneğin  Amerika’nın petrol savaşları, Suudi-İran mezhep savaşları gibi.

Kaçınılmaz olmayan, bu savaşlar aksine arzu edilen savaşlardır. Arzu edilen savaşlar genelde hükmetmek üzerine kurulan bir mücadele biçimidir. Bu savaşlarda en ahlaksız metotlar kullanılmakta, kutsal değerler hiçe sayılmakta ve fiziksel açıdan ziyade psikolojik olarak insanlar tahrip edilmektedir.

İster arzu edilen savaş olsun ister kaçınılmaz savaş olsun, insanların mücadele ettiği bu alanlara yakın olanlar bu mücadeleden etkilenmektedir. Tabii ki mücadele eden tarafların güç durumları bu etkiyi bazen artırır bazen de azaltır. Eğer güçlü bir ordu terör örgütünün başını ezmek için mücadeleye kalkışmış ve mutlak bir zafer bekleniyorsa, o zaman savaşlarda meydana gelen panik ve korku hali pek yaşanmaz” ifadelerini kullandı.

 

Barış Pınarı Harekatı'nın toplumumuz üzerindeki etkileri nelerdir?

Ülkemizin içerisinde olduğu Barış Pınarı Harekatının toplumumuz üzerinde birleştirici bir güç oluşturduğuna dikkat çeken Hebeş, “Türkiye’nin haklı mücadelesinde halkımız, hem güçlü imanları sayesinde hem de orduya olan güvenlerinden dolayı bu mücadeleye dualarla katılmakta ve savaş etkisini en az düzeyde yaşamaktadır” şeklinde konuştu.

 

“Olumsuz etkisi yanında olumlu etkileri de oluyor”

Savaşların toplumumuz üzerinde sosyo-ekonomik olarak hem olumlu hem olumsuz olarak etkileri olduğuna dikkat çeken Hebeş, Barış Pınarı Harekatının halkımız üzerinde birleştirici bir etki yaptığına vurgu yaparak, sözlerini şöyle devam etti:

“Olumsuz etkileri olduğu kadar savaşların bazı olumlu etkileri de olabilmektedir. Çünkü savaşlar sosyolojik olarak milli ve manevi değerleri canlandırma, toplumsal dayanışmayı artırma gibi güçlü bir isteklendirme kaynağıdır aynı zamanda. Tabii ki bu motivasyonun olabilmesi için öncelikle mücadele eden tarafların milliyet aidiyetlerinin olması ve dini bir inanç çerçevesinde yaşıyor olması gerekir.Türkiye ümmetin güçlü bir parçası olan Müslüman milletiyle, İslam inanç esasını hayatının her alanında tatbik etmeye gayret eden insanlarıyla ve peygamber ocağı olan Mehmetçikleriyle savaş geçmişi zaferlerle dolu olan bir devlettir. Bu açıdan en dağınık olan dönemlerinde bile mücadele Türkiye devletini birleştirip güçlü kılmıştır. Türkiye gibi muazzam bir devlete kafa tutmaya çalışan, herhangi bir milliyeti olmayan, toplama haramilerden oluşan bu inançsızların savaş sonucunda yok olma gerçeği ile yüzleşmeleri oldukça korkunçtur. Ölüm bu teröristler için korkunç olduğu kadar bir yok oluştur. Bizler ise, düğüne gider gibi şahadete koşarız. Çünkü inancımızda asıl varoluş şahadettir.”



Mehmet Halhalli / Urfa Değişim 

harekatın toplum üzerindeki etkisi zaruri operasyonlarda değerlere zarar verilmez Şanlıurfa rehberlik ve araştırma merkezi müdürü Ömer hebeş barış pınarı harekatı’nın başlamasıyla