'Yazılmayı bekleyen birçok dönem var!'

'Tabip Sen Elleme Benim Yaramı' türküsünü yazan ozan Aşık Fakir'in kızı olan ve dönem romanları üzerine kitap yazan Nermin Karahan, halen yazılmayı bekleyen birçok dönemin olduğunu belirtti. 1980 darbesi öncesi Doğu Anadolu'daki kültürü ve yaşananları Yedi Kat Yabancı kitabıyla okuyuculara sunan Karahan, sıradaki çalışmasının Diyarbakır zindanları ve o dönemde yaşananlar ile ilgili bir kitap yazacağını vurguladı.

Tarihi ve yaşanan olayları anı şeklinde yazmanın kalıplarını kıran ve yazdıklarıyla hem okuyuculara geçmişi hatırlatan hem de felsefi anlatımıyla okuyucuyu yönlendiren Yazar Nermin Karahan, ilgi çeken olayların yaşandığı dönemleri romanlaştırmakla tanınıyor. İbrahim Tatlıses’in seslendirdiği ‘Tabip Sen Elleme Benim Yaramı’ türküsünün bestecisi olan Aşık Fakir’in kızı olan Nermin Karahan, ozan olan babasının izinden gittiğini ve özellikle Doğu bölgesindeki yaşanmışlıkları yansıtmaya çalıştığını söyledi.

 

‘Küçük bir çocuğun gözünden 1970’li yılları yazdım’

Yazdığı kitaplar ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunan Yazar Karahan, “Ben çoğunlukla kişisel olarak dönem romanları yazıyorum. Ülkemizin geçmişinin ve tarihinin çok önemli olduğuna inanıyorum. 2015 yılında Langa isimli kitabım yine bir dönem romanıdır. Bu romanı 1970’li yıllarında küçük bir çocuğun gözünden olayları yazdım.” dedi.  

 

‘Birine insanca yaklaşmak için yabancı olmasının hiçbir anlamı yok’

1980 darbesinden önceki Doğu Anadolu bölgesindeki yaşanmışlığı, kültürü işlediği son kitabında, insanların birbirine yardım etmeleri için yabancı olmalarının engel olmadığını vurgulayan Karahan, “Yedi Kat Yabancı kitabım yeni çıkan kitabımdır. Bu kitabım da dönem romanıdır ama diğer kitaplar gibi sadece anıları içermiyor. Özellikle insana, vicdana, insanlığa ve yardımlaşmaya dair tekrar bazı şeyleri insanlara hatırlatmak istediğim için bu kitabı yazma ihtiyacı duydum. 1980 darbesi öncesi ülkede olan biten durumları ve tarafların yaşantılarını işlemeye çalıştım. Özellikle Doğu Anadolu bölgesinin hem kültürel yapısını hem eleştirdiğim hem de takdir ettiğim yönlerini de kitapta işledim. ‘Senin yaptığını yedi kat yabancı yapmaz’ diye bir söz vardır. İyisine de kötüsüne de bu söz söylenir. Özellikle bu konuya dikkat çektim. Çünkü birinin diğerine insani yaklaşımı için yabancı olmasının hiçbir önemi yoktur. Bunu zaten yaşamımızda da görüyoruz.” ifadelerini kullandı.  

 

‘İnsanların vicdan adına yaptıkları ve yapmadıklarını işledim’

Kitapta insanların birbirini tanımadıkları halde birbirlerine yardım ettikleri mesajını vermeye çalıştığını aktaran Nermin Karahan, “Yedi Kat Yabancı eserimde birbirini hiç tanımayan 7 ayrı insanın o dönemde insanlık, vicdan adına yaptıkları ve yapmadıklarını işledim. Benim en önemli eserimin Yedi Kat Yabancı isimli kitabımın olduğunu düşünüyorum. Çünkü burada sadece anılarla bir dönem anlatılmak yerine bazı analizler şeklinde yazılmıştır. Bu nedenle benim için çok değerli ve prestij bir eserimdir.” diye konuştu.  

 

‘Eleştiri, eksikliklerimi tamamlamamı sağlar’

Kendini daha fazla geliştirmesi için eleştirinin önemine değinen Karahan, “Okuyucularımdan eleştiri almayı önemserim ve severim. Söz konusu eserim de yeni yayımlandığı için henüz okuyucularıma ulaşamamış ama ulaşan kesim, kitabı çok gerçekçi bulduklarını belirttiler. İnsanlara dayalı birçok konu işlendiği için okuyuculardan gelen mesajlara göre çok keyifli, reel ve doygun bulunuyor. Ben biraz da olaylara felsefe katmayı severim. Bu nedenle yazdıklarımla insanları doğruya yönlendirmeyi amaçlarım. Bu kitabım hakkında şu ana kadar olumsuz bir eleştiri henüz almadım. Olumsuz eleştiri alırsam da bu eleştirinin kendimi daha fazla geliştirmemi sağlayacağına inanıyorum.” şeklinde konuştu.   

 

‘Çocuklar macera ve eğlenceli kitapları daha çok sever’

Çocukların daha çok eğlenceli ve macera kitaplarını önemsediklerini söyleyen Karahan, “Eğitimci olduğum için çocukların sıkılınca kitap okumadıklarını biliyorum. Çocuklara kitap okumayı sevdirmek için maceralı, eğlenceli konuları içeren Lu adlı kitabımda bir çocuğun kendinde olan özgüvenini, cesareti ve arkadaşları arasındaki dengeyi öğreten bir kahramanı işledim. Lu, kayıp babasını arayan bir kahramanımızın hikayesidir. Bundan bahsederken de aile bağlarını da işledim. Artık çocukları eğlendirerek onlara bir şeyler öğretme durumundayız. Çünkü bu durumda kitap okuyabiliyorlar. Biz de eğlendirerek çocuklara kitap okumayı aşılıyoruz.” sözlerine yer verdi.

 

‘Yazılması gereken birçok dönem var’

Sıradaki çalışmasının Diyarbakır zindanları üzerine geçmiş dönemi üzerine olduğunun altını çizen Nermin Karahan, “Önümüzdeki süreçte dönem romanlarını yazmaya devam edeceğim. Özellikle ilk romanımda daha sonradan ismini öğrendiğim Ermeni kökenli bir karakterim vardı. O dönemdeki durumlara değinerek bir dönem romanı daha yazacağım. Diyarbakır zindanları ve yaşanmış süreçle ilgili 6 aylık bir çalışmam var. Çok sayıda makale, görüntü izliyorum. Çünkü o dönem çok önemli bir süreçti. Bence bunların mutlaka işlenmesi gerekiyor. Bununla ilgili çok kitap var ama okuduklarımın birçoğunda yaşanan olaylar bir anı şeklinde yansıtılmıştır. Ben biraz daha duygusunu da vererek o süreci tekrar işlemeyi planlıyorum.” şeklinde ifade etti.  

 

‘Olaylarda insanların zarar gördüğü durumlar üzerine yoğunlaşıyorum’

Yazılacak birçok olayın olduğunu ancak insanların zarar gördüğü yönleri konu aldığına dikkat çeken Karahan, “Kitap yazmama neden olan durumdan bahsedersek, insanların eceliyle ölmesi gerektiğine inananlardanım. İnsanların eceliyle değil de başka bir nedenle ölmesi, insan emeğini sömürülmesi, insanın insan olarak yaşamasını etkileyen bütün etkenlerden etkileniyorum. Anlatacak o kadar çok şey var ki, insanların en fazla neden dolayı zarar gördüğü tarafına bakıyorum. Bunlar bizim gerçeklerimiz. Bu nedenle bir konuyu belirledikten sonra onunla ilgili yaşanmışlıkları, okunmuşlukları araştırdıkça zaten kaynak kendiliğinden çıkıyor. Daha çok gerçek yaşanmışlığı olan hikayeler beni etkiliyor.” dedi.