Şanlıurfa artan nüfusuyla beraber yapılaşma ve inşaat alanlarında hızlı bir değişim içinde olmaya devam ediyor. Ancak kent merkezi ve ilçelerinde yeni konut yapmak amacı ile tarım arazilerin kullanılması, kentin geleceğinize darbe vuruyor. Konu ile ilgili gazetemize değerlendirmelerde bulunan Şehir Plancıları Oda başkanı Mehmet Selim Açar durumun vizyonsuzluk olarak nitelendirdi.
Açar, tarım alanlarının betonlaşması ile ilgili yaptığı değerlendirme de ‘’2006 yılında yapılan bir tez araştırmasında, köy yerleşik alanları dışında Harran ovasında yapılan kaçak betonlaşmanın alanı 19 bin dönüm olarak tespit edilmiştir. Aynı konu 2017 yılında farklı bir tez çalışmasına konu olunca, bölgede 60 bin dönüm kaçak betonlaşma olduğu belirlenmiştir. Yaklaşık on yılda betonlaşma üç kat atmıştır. Ve bu Harran Ovası gibi değerli bir yerde zuhur etmiştir. Bunun yaşanmasında başta belediyelerin ihmali var. Şanlıurfa’nın yıllık nüfus artış oranı, Yunanistan’ın yıllık artış oranından fazladır. Biz Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip iliyiz. 2023 yılında nüfus bakımından Türkiye’nin en büyük altıncı ili olacağız ve bu rakama şu an kentte bulunan Suriyeli vatandaşlarımız dahil değildir. Biz bu insanlara sosyal devlet anlayışı gereği barınma yeri tesis edemiyoruz, yer gösteremiyoruz ve alt yapıyı götüremiyoruz. Buda bize her tarlanın başında kaçak bir bina ve seçim zamanı bu kaçak binalara alt yapı götürmek zorunda kalıyoruz. Planlı programlı gitmediğimiz için bu vatandaşlarımıza yer göstermediğimiz için, bir yapmamız gereken yere dört, beş, belki de altı yapıyoruz ki bu vatandaşın iskân sorunu çözülsün. Aslında yine çözemiyoruz, bir yandan tarım toprakları betonlaşıyor, bir yandan bu kaçak yapılara alt yapı götürüyoruz, elektrik ve su derken büyük bir milli servet harcıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
“Doğa mutlaka intikamını alır”
Geçtiğimiz ay Giresun’un Dereli ilçesinde yaşanan sel felaketini doğanın intikamı olarak ifade eden Selim Açar ‘’Tarım toprakları bizim çocuklarımızın geleceğidir. Biz şu an bunları kullanma hakkına sahip olabiliriz ama bunlar bize atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan aldığımız bir değerdir. Bu tarım topraklarında yetişecek bir buğday tanesin de Afrika’daki aç kişinin bile hakkı vardır. Bunlara sahip çıkmalıyız, çünkü doğanın tahribatı üzerinde refah hayal etmek vizyonsuzluktur, cehalettir ve hıyanettir. Doğayı geri dönülemez şekilde tahrip ettiğimizde bunun acılarını çok ağır faturalar vererek öderiz. Doğada illa intikamını alır, bakınız Karadeniz’de dere yatakları üzerinde yapılan konutlar ve usulüne uygun yapılmayan köprüler vatandaşlarımızın canına mal oldu. Doğa yüz senede bir de olsa mutlaka intikamını alır’’ sözlerini kullandı.
“İzin yok ama her şey serbest “
Kentin geleceği konusunda yapılması gerekenlere de değinen Açar ‘’Tarım Daire başkanlığının bir an önce Büyükşehir bünyesinde kurulması lazımdır. Türkiye’nin en büyük, en verimli tarım arazilerinin bulunduğu Şanlıurfa’da bu birimin Büyükşehir bünyesinde kurulmaması apaçık bir vizyonsuzluktur. Aynı şekilde kentsel dönüşüm daire başkanlığının da kurulması gerekir. Vali beyin başkalığında olan bir Toprak Koruma Kurumu’muz var. Bu kurum tarım arazilerinde yapılaşmamaya izin vermiyor. Ancak ben bir vatandaş olarak gidip Harran Ovasının göbeğinde beş katlı bir bina yaparsam, bir Allah’ın kulu çıkıp sen burada ne yapıyorsun demez. Yani izin alırsan yasak, izin almazsan istediğin şeyi yapmakta serbestsin. Bu bir başıboşluktur, düzensizliktir ve ihanettir’’ dedi.
“Halk için kapalı kapılar arkasında plan yapılmaz”
Büyükşehir belediyenin imara açtığı Kaşmer Dağı konusunda Açar ‘’Son zamanlarda imara açılan bir kaşmer dağı var, bu konuyu daha önceki başkanımız zamanında dile getirdik. Bu konu biraz hassas bir konu, çünkü belediye bu yerin maliki, milli emlak ile beraber yüzde doksan altı kamu hazinesi olan bir alandır. Halk için yaptığını iddia ettiği bir plan, peki halk için yaptığınızı iddia ettiğiniz bir planı halktan gizleyerek yapma lüksünüz yoktur. Bizim belediyede karşı olduğumuz nokta budur. Kapalı kapılar ardında yapılması bu planın şaibeli olarak anılması için başlı başına bir nedendir. İki buçuk yıl önce bizimle bu plana karşı çıkan yönetim, şu anda kendisi bu hatayı yapmıştır. Bu şehrin bir an önce bütüncül nazım imar planına ihtiyacı vardır. Böyle parçacıklarla bu şehrin geleceğine çözüm değil, çözümsüzlük üretiliyor. Bütüncül imar planı olmadığı için, ulaşım master planımız yok. Trafikte şu an iyi günlerimizi yaşıyoruz. Gün geçtikçe trafik daha büyük bir keşmekeşe dönecektir Araç sahipliği konusunda şu an Türkiye ortalamasının altındayız, bu konuda Türkiye ortalaması yakalanırsa, özellikle otopark konusunda çok büyük sıkıntılar çekeceğiz. Belediyenin bir an önce ulaşım master planlarını yapması ve otoparkları da bu plana sahil etmesi gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.
Suruç bu gidişle ikinci Harran olacak
Suruç’un suya kavuşması konusunda ikinci Harran benzetmesinin doğru olduğunu söyleyen Selim Açar ‘’Biz çiftçimize eğitim vermeden su veriyoruz. Çiftçi kazandığı para ile tarlasının başına ev ve tarımsal tesis kuruyor. Bunları kaçak olarak yapıyor, sonra elektriğini, yolunu ve alt yapısını belediyeden talep ediyor. Bu nerden bakarsanız tutarsızlıktır. Urfa’da ileriye dönük çok vizyonsuz, plansız ve projesiz ilerliyor. Günü birlik pansumanlar var, beş senesini, on senesini, otuz senesini düşünerek yapılan bir plan yok. Her şey önündeki seçime bakılarak yapılıyor. Bu şekilde bu şehrin inkişaf kaydetmesi çok mümkün gözükmüyor. Bunu halkımızla paylaşmaktan birazda utanıyoruz’’ sözlerine yer verdi.
Açar, tarım alanlarının betonlaşması ile ilgili yaptığı değerlendirme de ‘’2006 yılında yapılan bir tez araştırmasında, köy yerleşik alanları dışında Harran ovasında yapılan kaçak betonlaşmanın alanı 19 bin dönüm olarak tespit edilmiştir. Aynı konu 2017 yılında farklı bir tez çalışmasına konu olunca, bölgede 60 bin dönüm kaçak betonlaşma olduğu belirlenmiştir. Yaklaşık on yılda betonlaşma üç kat atmıştır. Ve bu Harran Ovası gibi değerli bir yerde zuhur etmiştir. Bunun yaşanmasında başta belediyelerin ihmali var. Şanlıurfa’nın yıllık nüfus artış oranı, Yunanistan’ın yıllık artış oranından fazladır. Biz Türkiye’nin en genç nüfusuna sahip iliyiz. 2023 yılında nüfus bakımından Türkiye’nin en büyük altıncı ili olacağız ve bu rakama şu an kentte bulunan Suriyeli vatandaşlarımız dahil değildir. Biz bu insanlara sosyal devlet anlayışı gereği barınma yeri tesis edemiyoruz, yer gösteremiyoruz ve alt yapıyı götüremiyoruz. Buda bize her tarlanın başında kaçak bir bina ve seçim zamanı bu kaçak binalara alt yapı götürmek zorunda kalıyoruz. Planlı programlı gitmediğimiz için bu vatandaşlarımıza yer göstermediğimiz için, bir yapmamız gereken yere dört, beş, belki de altı yapıyoruz ki bu vatandaşın iskân sorunu çözülsün. Aslında yine çözemiyoruz, bir yandan tarım toprakları betonlaşıyor, bir yandan bu kaçak yapılara alt yapı götürüyoruz, elektrik ve su derken büyük bir milli servet harcıyoruz’’ ifadelerini kullandı.
“Doğa mutlaka intikamını alır”
Geçtiğimiz ay Giresun’un Dereli ilçesinde yaşanan sel felaketini doğanın intikamı olarak ifade eden Selim Açar ‘’Tarım toprakları bizim çocuklarımızın geleceğidir. Biz şu an bunları kullanma hakkına sahip olabiliriz ama bunlar bize atalarımızdan miras değil, çocuklarımızdan aldığımız bir değerdir. Bu tarım topraklarında yetişecek bir buğday tanesin de Afrika’daki aç kişinin bile hakkı vardır. Bunlara sahip çıkmalıyız, çünkü doğanın tahribatı üzerinde refah hayal etmek vizyonsuzluktur, cehalettir ve hıyanettir. Doğayı geri dönülemez şekilde tahrip ettiğimizde bunun acılarını çok ağır faturalar vererek öderiz. Doğada illa intikamını alır, bakınız Karadeniz’de dere yatakları üzerinde yapılan konutlar ve usulüne uygun yapılmayan köprüler vatandaşlarımızın canına mal oldu. Doğa yüz senede bir de olsa mutlaka intikamını alır’’ sözlerini kullandı.
“İzin yok ama her şey serbest “
Kentin geleceği konusunda yapılması gerekenlere de değinen Açar ‘’Tarım Daire başkanlığının bir an önce Büyükşehir bünyesinde kurulması lazımdır. Türkiye’nin en büyük, en verimli tarım arazilerinin bulunduğu Şanlıurfa’da bu birimin Büyükşehir bünyesinde kurulmaması apaçık bir vizyonsuzluktur. Aynı şekilde kentsel dönüşüm daire başkanlığının da kurulması gerekir. Vali beyin başkalığında olan bir Toprak Koruma Kurumu’muz var. Bu kurum tarım arazilerinde yapılaşmamaya izin vermiyor. Ancak ben bir vatandaş olarak gidip Harran Ovasının göbeğinde beş katlı bir bina yaparsam, bir Allah’ın kulu çıkıp sen burada ne yapıyorsun demez. Yani izin alırsan yasak, izin almazsan istediğin şeyi yapmakta serbestsin. Bu bir başıboşluktur, düzensizliktir ve ihanettir’’ dedi.
“Halk için kapalı kapılar arkasında plan yapılmaz”
Büyükşehir belediyenin imara açtığı Kaşmer Dağı konusunda Açar ‘’Son zamanlarda imara açılan bir kaşmer dağı var, bu konuyu daha önceki başkanımız zamanında dile getirdik. Bu konu biraz hassas bir konu, çünkü belediye bu yerin maliki, milli emlak ile beraber yüzde doksan altı kamu hazinesi olan bir alandır. Halk için yaptığını iddia ettiği bir plan, peki halk için yaptığınızı iddia ettiğiniz bir planı halktan gizleyerek yapma lüksünüz yoktur. Bizim belediyede karşı olduğumuz nokta budur. Kapalı kapılar ardında yapılması bu planın şaibeli olarak anılması için başlı başına bir nedendir. İki buçuk yıl önce bizimle bu plana karşı çıkan yönetim, şu anda kendisi bu hatayı yapmıştır. Bu şehrin bir an önce bütüncül nazım imar planına ihtiyacı vardır. Böyle parçacıklarla bu şehrin geleceğine çözüm değil, çözümsüzlük üretiliyor. Bütüncül imar planı olmadığı için, ulaşım master planımız yok. Trafikte şu an iyi günlerimizi yaşıyoruz. Gün geçtikçe trafik daha büyük bir keşmekeşe dönecektir Araç sahipliği konusunda şu an Türkiye ortalamasının altındayız, bu konuda Türkiye ortalaması yakalanırsa, özellikle otopark konusunda çok büyük sıkıntılar çekeceğiz. Belediyenin bir an önce ulaşım master planlarını yapması ve otoparkları da bu plana sahil etmesi gerekiyor’’ ifadelerini kullandı.
Suruç bu gidişle ikinci Harran olacak
Suruç’un suya kavuşması konusunda ikinci Harran benzetmesinin doğru olduğunu söyleyen Selim Açar ‘’Biz çiftçimize eğitim vermeden su veriyoruz. Çiftçi kazandığı para ile tarlasının başına ev ve tarımsal tesis kuruyor. Bunları kaçak olarak yapıyor, sonra elektriğini, yolunu ve alt yapısını belediyeden talep ediyor. Bu nerden bakarsanız tutarsızlıktır. Urfa’da ileriye dönük çok vizyonsuz, plansız ve projesiz ilerliyor. Günü birlik pansumanlar var, beş senesini, on senesini, otuz senesini düşünerek yapılan bir plan yok. Her şey önündeki seçime bakılarak yapılıyor. Bu şekilde bu şehrin inkişaf kaydetmesi çok mümkün gözükmüyor. Bunu halkımızla paylaşmaktan birazda utanıyoruz’’ sözlerine yer verdi.