Çalışan gazeteciler günü, 1961 Anayasasında gazeteciler lehine yer alan hükümlerden sonra "Çalışan gazeteciler bayramı" olarak kabul edilen fakat 12 Mart 1971 askeri darbesinden sonra bu hakların bir kısmının geri alınması üzerine " 10 Ocak Çalışan gazeteciler günü" olarak değiştirilmiştir.
Bu yasal düzenleme her yıl "Çalışan Gazeteciler Günü" olarak 10 Ocak'ta kutlanıyor.
Türkiye medyasının çoğu zaman basın özgürlüğüne yönelik baskılar, işten çıkarmalar, krizler ve diğer çeşitli sebeplerle bayram ya da özel günleri kutlayacak hali olmuyor ama bir yandan da böyle günler birlik ve dayanışmanın hatırlandığı tarihler oluyor.
Basın ya da medya denildiği zaman televizyon, gazete, dergi, yazılı haber bültenleri, İnternet haber bültenleri gelmektedir. Bütün yönlerimizden haberler gelmektedir. Bütün yönlerimizden bölgelerimizden haberlerimiz olur.
Ülkemizde ve bütün dünya ülkelerinde yaşanan ve yaşanmakta olan olayları savaşları katliamları sevinçleri çığlıkları ve bütün her şeyi basın ve de yayın organlarından alabiliyoruz.
Başta ülkemiz olarak, bütün dünya ülkelerinde yeryüzünde ki bütün gelişmeleri basının sosyal olarak, ekonomik olarak, kültürel ve siyasi olarak her gelişmeleri bütün kitlelere ulaştırılmakta etkileri çok büyüktür.
Haber yaymak, haber yapmak haberleşme özgürlüklerinin, bilgi edinme haklarının, düşüncelerini açıklama ve yayma özgürlüklerinin temelinde yatmaktadır.
Basının çok büyük bir önemi olmakla birlikte, kendi güçlerini kamuoyunun destekçilerinden alan ve de halkın da haberleşme hakkını kullanılmasını sağlayan basın çok önemli denetim organlarından biridir.
Gazeteciler kötü durumlarda, zorlu çalışma şartlarında yıpratıcı büyük görevlere üstlendikleri için kendileri hiçbir fedakarlıktan kaçmamakla beraber kendilerine verilen görevleri en iyi şekilde yaptıkları için de çağımızın en gözde en hareketli mesleklerinden biri olmuştur. Ama gel gelelim o kadar yıpranan gazeteciler hak ettiği yere gelemiyorlar.
Medyanın sahip olduğu toplumsal, siyasal ve kültürel işlevlerinden dolayı bu sektörün işleyişini belirleyecek olan düzenlemelerin, toplumsal yararı maksimum düzeyde sağlayacak şekilde yapılması gerekmektedir. Özellikle gazeteciliğin kamusal bir yönü olan bir meslek olmasından dolayı, topluma karşı negatif dışsallık oluşması ihtimalini ortadan kaldırmak amacıyla, bu meslekte çalışan gazetecilerin çalışma ilişkileri ve koşullarının toplumsal yararı gözetecek şekilde düzenlenmesi gerekmektedir.
Fakat küreselleşme ile birlikte sermayenin piyasalarda bir güç oluşturacak biçimde yapılanması durumu medya sektöründe de gözlenmektedir.
Kitle iletişimindeki bu tekelleşme ve yoğunlaşma gazetecilerin çalışma ilişkilerinde yapısallaşmış ve çözülmeyi bekleyen birçok probleme neden olmuştur.
Bütün ülkelerde genel olarak basın işletmeleri büyük sermayeler tarafından işletildiklerinden, medya işverenleri kar amacıyla benzer eğilimler göstermektedirler. Dolayısı ile gazetecilerin çalışma koşulları incelendiğinde, genel olarak bütün ülkelerde gazetecilerin benzer problemlerle karşılaştıkları görülmektedir.