Son yaşanılan ve büyük oranda can ve mal kaybına yol açan deprem, önlenemeyen bir doğa olayıdır. Oluşan bu doğa olayının canlı ve cansız bütün türlere etkisinin büyüklüğü konusunda, birey üzerinde farklı etki ve tepkiler ile ruh sağlığımızı etkisi altına almaya yönelik duygu ve davranışları da beraberinde getirmiştir. Bununla beraber sağlık kavramının sadece hastalık ile ilgili olmadığı psikolojik ve sosyal yönden de iyi oluş içerinde olmamızın ‘’Sağlıklı’’ olarak adlandırabileceğimiz gerçeğini ortaya koymaktadır. Böylelikle günlük yaşamın akışı içerisinde hiç beklenilmeyen ani, bir anda olan ve insanın dayanma gücünü zorlayan, maruz bırakılan olaylar, birey üzerinde travma olarak adlandırmamız kaçınılmazdır.
Yaşanılan bu travmatik olayın ise bütün bireyler de aynı etkiyi yaratmasını beklememiz doğru olmaz. Etkilenme derecesi kişinin bulunma hali, geçmiş deneyimleri, algısı ve inançlarına sıkı sıkıya bağlı konumdadır. Bu yüzden ruh sağlığımızı büyük oran da etkileyen travmatik olaylarda sıra dışı koşul ve durumlara karşı uyum sağlama becerimiz olan psikolojik sağlamlılık yetimizi geliştirmeye yönelik adımlar atmamız iyi olma halimizi hızlandırmaktadır. Kısaca değinecek olursak; Psikolojik sağlamlılık için kişinin geleceğe umutla bakması, dostluklar kurmaya çalışması, korkularıyla yüzleşmesi, sorunlardan kaçmak yerine çözmeye çalışması ve yapamadıklarından öğreneceği şeyler olduğunun farkında olması önemlidir. Fakat unutulmamalıdır ki olumsuz olarak yaşanılan durum ve olay karşısında zaman ve azim bizler için iki önemli kavramdır.
Deprem sonrası oluşması normal karşılanılan beden ve ruh bütünlüğümüzde bozulmaların olması veya olmuş gibi hissedilmesi gayet normal ve yaşanılması mümkün tepkilerdir. Bedenimizin uyarılarda bulunulmasını doğal karşılamalı ve iyi oluş halimize dikkat çekmeliyiz. Depremin hemen ardından kişi kendini aşırı korkmuş, ne yaptığını bilmez halde hissetme, duygularından uzaklaşma, tepki verememe, bulunduğu ortamı ya da durumu tam olarak algılayamama , ölüm korkusu, çaresizlik ve panik gibi duygular yaşaması olasıdır. Bunun yanında kişi irkilme tepkisi, en küçük bir sesten etkilenme, uyku bozukluğu, iştahta azalma, ağlamalar, sürekli o anın gözünün önüne gelmesi kişi ve kimseyle konuşmak istememe gibi belirtiler de ortaya çıkabilir.
Özellikle, yapılan geçmiş araştırmalar kadınların, yaşı küçük olan bireylerin ve daha öncesinde psikiyatrik bozukluğu bulunanların bu durumdan daha fazla etkilendiğini göstermektedir. Olumsuz yaşanılan olay anında veya sonrasında erken psikososyal müdahale olarak adlandrılan ‘’Psikolojik İlk Yardım’’ büyük önem taşımaktadır. Olay sırasında ya da sonrasında kişilerin temel fiziksel ya da psikolojik ihtiyaçlarının karşılanmasını ve olayın bireyler üzerindeki etkilerini ve olası travma sonrası stres semptomlarını olabildiğince aza indirmeyi amaç edinen etkili bir yoldur. Fakat ayrımı iyi yapmalıyız. Psikolojik ilk yardımın birinci basamağı fiziksel yardım yani; can güvenliği, yemek, barınma ve uygun yaşam koşullarının sağlanmasıdır. Yapılan çadır etkinlikleri sadece birer motivasyon kaynağı olarak görülen çalışmalardır.
Psikoterapi ayaküstü yapılan veya olay anında müdahale edilmesi gereken hafif bir basamak olarak görülmemelidir. Psikolojik ilk yardımda bulunmak sadece uzamanlar tarafından değil, halk arasında da dinlemek, anlamak, duygusuna değer vermek ve yanında olduğunu hissettirmek birey üzerinde psikolojik ilk yardımın başarılı sonuçları doğuracağı konusunda olumlu adımlar atılabilir. Yaşanan deprem ani ve beklenmedik olması sebebiyle olayı doğrudan yaşama, tanık olma, yardım etme hali içerisinde olan bireylerimizin suçluluk, utanç duyma duygusunun bir hayli arttığı görülmektedir. Bu tepkiler yaşadığımız sarsıcı olay ile ilgili çaba göstermemize neden olan kahramanlık duygumuzu tetikleyen olumlu bir duygu olarak algılanması önemlidir.
Diğer bir konu; son birkaç gün halk arasında, gördüklerimizin döndüğü hissine yol açan ve bulantı ve kusmanın da eşlik ettiği, baş dönmesi olarak bilinen vertigo hastalığının yaygınlığı dikkatimizi çeken rahatsızlıklar arasında yer almaktadır. Vertigonun hissedilmesi durumunda öncelikle güvenli bir alana çekilip, hareketsiz oturulması yeterli olacaktır. Vertigo hastalığı tehlikeli olmasa da erken tedavi edilmesi gereken bir durumdur. Sosyal destek almak, yaşanılanları paylaşmak başa çıkmak için önemlidir. Günlük rutine devam etme ve normalleşme sürecinde beslenme, uyku alışkanlıklarının sizi zorlayacak olsa da düzenli olmasına gayret göstermeliyiz. Sarsıcı olayları psikoaktif maddelerin kullanımında artış göstererek yok saymak yerine, acımızı yaşamamız ileriki dönem için daha az hasar bırakacak etkiye sahiptir.
Kendimizi iyileştirme yolunda ilerlerken, çocukları da ihmal etmemeye büyük özen göstermeliyiz. Oyun odalarında bir süre depremin etkilerini çocukların duygularında gözlemlememiz olasıdır. Burada en büyük görev ebeveynlere düşmektedir. Doğal afeti gizlemek yerine basit bir şekilde anlatıp, kendisini güvende hissedeceği etkinlikleri çeşitlendirebilirsiniz. Onun yanında olduğunuzu, bu gibi doğal afetlerde ortak duygular yaşanabileceğini belirtin ve en önemlisi deprem sırasında yapılması gerekenleri anlatarak onu bilgilendirmeyi ihmal etmeyin. Size sorular yönelttiğinde soruları cevaplarken dürüst ve net olun. Unutmayın ki siz iyi olmazsanız çocuklara da destek olmanız zorlaşır. Sosyal medyanın etkisi altında kalmak, iyileşme sürecinizi olumsuz yönde etkileyecektir. Bu süre zarfında siz ve çocukları dehşet uyandıran, müzikli , dramatize görüntülerden uzak tutmanız faydalı olacaktır. Yaşanan afetin oluşturduğu, barınma, beslenme, hijyen sorunları, sağlıklı içme suyu elde edememesi ve sağlık hizmetine ulaşamaması gibi durumlar, bulaşıcı hastalık salgınları için zemin hazırlamaktadır ve varsa dikkat edilmelidir.
Yaşanılan bütün bu etki ve tepkilerin zamanla azalması beklenilmektedir. Şikayetlerin azalmadığını ve günlük yaşantınızı büyük oranda etkilemeye devam ettiğini düşünürseniz, ruh sağlığı uzmanlarından destek almayı ihmal etmeyiniz. Milli ve manevi duygularımızın arttığı, birlik ve beraberlik seferberliğimizin daimi olduğu bu süreci en sağlıklı atlatabilmeyi temenni ediyor, Allah’tan hastalarımıza şifa, vefat edenlere ise rahmet diliyorum. Sağlıklı günler.