Bunaltıcı yaz sıcaklarına günbegün yaklaşırken yaşadığımız en büyük sorun vücudumuzda oluşan metabolik olaylar sonucu karşımıza çıkan su ve mineral kayıpları. Sağlıklı beslenmenin temelleri mevsimden mevsime değişmese bile su – sıvı ihtiyacımız yaz mevsiminde farklılık göstermektedir. Buda basit bir hesapla kişiye göre 500 ml ile 1 litre arasında fazladan ihtiyaç anlamına gelmektedir.
Şimdi gelin şu bir kaç soruya yanıt arayalım; Yaz aylarında neden daha fazla sıvı ihtiyacı hissederiz?
Aslında en basit cevap; yaz aylarında sıcağa maruz kalmamızla beraber, ter yoluyla vücuttan attığımız su miktarı artıyor bu sebeple suya ihtiyacımızda artıyor. Bir diğer sorun ise yaz aylarında sık görülen bağırsak enfeksiyonları ve sonucunda oluşan ishal ile gelişen ağır susuzluk durumu. Suyun bizim için ne gibi özellikleri var? Su, iştahı doğal olarak bastırır ve vücudun depolanmış yağları metabolize etmesine yardımcı olur. Yapılan çalışmaların gösterdiğine göre, alınan su miktarı azaldıkça vücutta depolanan yağ miktarı artmaktadır. Su insan yaşamında oksijenden sonra gelen en önemli öğedir. İnsan vücudu besin almadan haftalarca dayanabilmesine karşın, susuz ancak birkaç gün yaşayabilir. Yetişkin insan vücudunun ortalama %60’ı sudur. Su, besinlerin sindirimi, emilim ve hücrelere taşınması, besin öğelerinin böbreklerden süzülerek atılması ve vücut ısısının denetimi için en önemli besin öğesidir. Kilo kaybını sağlamak için aslında en pratik formül sudur.
Yaz aylarında ne kadar su içmeliyiz?
Günlük su ihtiyacımızı; 1200–1500 mililitre su içerek, yiyecek ve içeceklerin bileşiminde 1000 mililitrelik kısmını alarak, vücutta yiyeceklerin enerjiye dönüştüğü ve kullanıldığı sırada oluşan 260 mililitre su ile birlikte toplam 2,5 litre su ile karşılarız. Yine bir günde; böbreklerden yaklaşık 1500 mililitre, terle yaklaşık 500 mililitre, bağırsaklardan yaklaşık 300 mililitre ve solunumla yaklaşık 300 mililitre olmak üzere toplam yaklaşık 2,5 litre su kaybederiz. Yaz aylarında terle atılan sıvı arttığı için içilen su miktarı 2000-2500 mililitreden (10 – 12 bardak) den az olmamalıdır ki su ihtiyacı karşılanabilsin.
Çünkü su dengesi bozulduğunda ve vücut suyu kaybı arttıkça hayati tehlike de artıyor. Aşağıdaki oranlar su ile ilgili gerçeği daha açık ortaya koyuyor: %2'lik kayıp bazı fizyolojik sorunlara ve performans düşüklüğüne, %3'lük kayıp fiziksel performans azalmasına ve konsantrasyon bozukluğuna, %8’lik kayıp solunum güçlüğüne, %11’lik kayıp kas performansının bozulmasına ve böbrek yetmezliğine, %20’lik kayıp ise ölüm riskinin artmasına neden oluyor.
Şimdi diyeceksiniz ki Diyetisyen Bey malum mübarek Ramazan ayındayız şimdi ne yapalım?
Su tüketimini engellememesi ve sıvı kaybını artırmaması açısından çay,kahve ve kola gibi kafein ve tanen içeren içeceklerin tüketimi sınırlandırılmalı, bunun yerine doğrudan su tercih edilmelidir. Tuzlu gıdaların aşırı tüketimi de oruçla birlikte su dengesini bozar ve vücuttan su kaybına yol açar. Ramazan ayında niyetli olduğunuz döneminde dikkat edilmezse oluşabilecek su kayıpları ve buna bağlı olarak vücudun sıvı-elektrolit dengesinin bozulması başta böbrekler olmak üzere, kalp ve dolaşım sistemini, beyin sağlığını bozması muhtemeldir. Ramazanda günde en az 2,5 - 3 litre su tüketimi vücudun su ve mineral dengesinin bozulmasını engeller.
Oruç süresi 16-17 saat sürdüğü için geri kalan zamanda gerekli su ihtiyacını karşılamak için mutlaka sahura kalkılmalı ve iftarla birlikte sahura kadar geçen sürede planlanacak ara öğünlerde su tüketimi de zamana yayılmalıdır. Ayrıca iftardan sonra bir şişe maden suyu tüketerek hem sıvı alımını hem de sıcaklardan dolayı kaybı artan mineral kayıplarının önüne geçmiş oluruz. Son olarak; Ramazan ayında su yerine başka içecekler tüketme isteği oluşsa da unutulmamalıdır ki suyun yerini hiç bir şey tutmaz. Sonraki yazımda görüşmek üzere.
Diyetisyen
Eyyüp Onur Aygün