Otel girişindeki güzel mermerlerin üzerine renkli ayak izleri yerleştirdik, gelen misafirlerimizi şeffaf plastikten yapılmış seperasyonun arkasında maskeli resepsiyonistlerimiz karşılıyor.
O sırada, maskeli misafirlerimizin bavulları, maskeli bel boylarımız tarafından dezenfekte ediliyor.
Misafirlerimize artık odalarına kadar eşlik edemiyoruz, yolu şöyle bir tarif edip odalarına yolluyoruz.
Dünyada test yapılan her 100 kişiden 30’unda virüs belirleniyor. Bu rakam bazen %41 kadar çıkabiliyor.
Bizde de ise bu rakam (eğer verilere güvenilirse) %3 düzeyinde. Dolayısıyla hepimiz birbirimizden korkuyoruz.
Restoranlar barlar sinek avlıyor ,Plaj ve havuzlar da parmakla sayılacak. Bir kaç yerli turist ! Spa ve dükkanlar da bos sadece odaya yiyecek & içecek götürebiliyoruz.
%25 doluluk var 1.200 yatak kapasiteli otelde. Oteli açsak BİR TÜRLÜ, Açmasak BİR TÜRLÜ
Turist sayının artmasını istiyoruz, hem de gelecek olanlardan virüs kapmaktan korkuyoruz.
Otel personeli kan ağlıyor, Özel sektör işinde de, “ee biz iyiyiz böyle kapalı otel olarak, iş yok, ama her ay düzenli ve eksiksiz olarak maaşlarımızı yatırıverin lütfen” formülü pek tutmuyor.
Hepimiz, ancak çark dönerse ondan belirli bir oranda pay alabiliyoruz.
Bu atmosferde, evinde oturmak yerine bir otel odasında oturmayı tercih eden misafirlerimize de gözümüz gibi bakmaya çalışıyoruz. Otel çalışanı cephesinde de durum pek bundan farklı değil. Personel lojmanlarını da kimya depolarına çevirdik.
Birilerinde virüs çıkarsa ne filmler göreceğiz, henüz onu düşlemesi bile fena. Ayrıca, tedarikçiler, taşeron firma çalışanları da sıkça içimizdeler.
Kimi kimden koruyacağımız konusunda sıkça zorlanıyoruz.
Aman dikkat! Biraz gevşeyince başa dönülüyor. İspanya’dan ders alınmalı.
Sektör kendi düşünce merkezini kendisi kurmalı. İstanbul veya Antalya merkezli oluşturulacak bu düşünce üretim merkezi, turizm sektörünün mevcut ve gelecekteki olası sorunlarına çareler, çözümler üretmeli. Bir “düşünce üretim merkezi” gibi çalışmalı.
İngiltere seyahatleri serbest bıraktı, Rusya 1 Ağustos başlıyor, Polonya açılıyor, Romanya Türkiye’yi riskli ülkeler listesinden çıkarıyor.
Bunlar sevindirici gelişmeler. Turist gönderen ve turist alan ülkeler koronavirüs salgınına yönelik aldıkları önlemlerde en ufak gevşemeye gittiklerinde yapılanlar boşa gidiyor, başa dönülüyor.
Daha kötüsü gevşeme nedeniyle meydana gelen olaylar üzerine yeniden önlemler alınsa bile güven yıkıldığı için başa dönmekten daha kötü bir algı oluşuyor.
Alınan önlemler ve uygulamaların güven vericiliği konusunda Türkiye şu anda iyi durumda.
Başta kamu yönetimi olmak üzere sektörün her kesiminden; patron, yönetici, çalışan herkesin bu başarının kurallara uyum ile elde edildiği gerçeğini unutmamalı.
Ne güzelmiş o eski günler öyle.
Misafirler 125 dönümlük alanda, üç farklı plaja, üç farklı havuza yayılmışlar, mutlular.
Bizler de ne güzel, “bu sene nelerin üstüne hangi kuşları kondursak da, misafir memnuniyetini biraz daha yukarı çeksek” gayreti içindeydik.
Ne zaman gelecek o güzel eski günler acaba?
çok zor vala o güzel günlerin gelmesi