Doğal çevrenin kirlenmesi bütün ülkelerin ortak sorunudur. Çevre kirlenmesi hepimizin günlük yaşayışını etkileyen bir olaydır. Uygarlığın gelişmesi, endüstrileşme sonucu fabrikalarda insan gücüne gereksinme arttı. Kırlarda, köylerde, doğal çevrede yaşayan insanlar kentlere göçtü. Kent nüfusu önemli ölçüde çoğaldı. Kentlerde nüfusun artışı ve endüstrileşme ile birlikte çevre sorunları ortaya çıktı. Bu sorunun en önemlisi çevre kirlenmesidir.
Çevre, aslında içinde yaşadığımız yaşam ortamı; İçtiğimiz su, soluduğumuz hava, gıdamızı ektiğimiz toprak, yüzdüğümüz deniz, yediğimiz balık, dostumuz köpek, kokladığımız nergiz, oksijen aldığımız ağaçlar, bin yıl boyu bize en güzel gıdayı takdim eden zeytin ve biz insanlar! Hepimiz çevrenin bir bileşeniyiz ve çevreyi oluşturuyoruz. Yaşadığımız ortamda insanıyla, hayvanıyla, bitkisiyle, canlısıyla cansızıyla her bir unsurun bir görevi var ve bunlar tıkır tıkır işleyen bir saat gibi denge içinde görevlerini sürdürüyorlar; Bu dengeye ekolojik denge diyoruz; eğer insanoğlu yaptığı faaliyetlerle bu dengeye bir çomak soktu mu, işte o zaman bu denge bozulup, çevre kirlenmesi başlıyor.
Çevreyi; kendimiz, çocuklarımız, torunlarımız, bugünü ve geleceği sağlıklı ve mutlu yaşayabilmek için korumak zorundayız!
Çevreyi en basit anlamıyla canlı ve cansız varlıkların beraber bulundukları ortam olarak düşünebiliriz. Bu beraberlik sayesinde bir etkileşim olmaması kaçınılmazdır. İnsanoğlunun var oluşundan bu yana da bu etkileşim başlamış ve devam etmektedir. Etrafımıza baktığımızda toprak, su, hava gibi ana unsurları ve bunlarla iç içe olarak süregelen bitkiler, hayvanlar, diğer canlılar ve en önemlisi biz insanları da tamamlayıcılar olarak görebiliriz.
Dünyamız bizim için değerli. Bizim yaşam kaynağımız, evimiz, aslında her şeyimiz o. Fakat biz ona onun bize gösterdiği cömertliği, sevgiyi ve saygıyı göstermiyoruz. Bilinçlenmek için çaba harcamıyoruz. Gidilmesi gereken yolda ilerlemek yerine tam tersini yapıp başımıza üstesinden gelemeyeceğimiz dertler açıyoruz. Ama doğayı anlamaya çalışsak, çevremize yeterli özeni göstersek ve ona ihtiyacı olduğu gibi önem versek birçok sıkıntıdan kurtulmuş olacağız. O, dün ve bugün olduğu gibi yarında yine bizimle olacak. Her birey kendi sorumluluklarını bilmeli ve bu sorumluluklar ne yapması gerektiriyorsa o şekilde bir şeyler yapmalı.
Çevre sorunlarının çözümü için sivil toplum kuruluşlarına yardımcı olmalıyız. Çevre sorunlarının önlenmesi için devletin çeşitli zorunluluklar getirmesi gerekmektedir. Yerel yönetimler çevre sorunlarına daha fazla ilgi göstermelidir.