Televizyon, ortaya çıktığı andan itibaren insanoğlunun hayatına her alanda girmiş ve vazgeçilmez bir parçası haline gelmiştir. Televizyon hareket, ses, renk ve ışığı birleştirerek ilgi çekmekte; birden fazla duyuya yöneldiği için de etkisi artmaktadır. Toplumun en küçük bireyleri olan çocuklar da, günümüzün en yaygın ve etkin kitle iletişim aracı olan televizyondan etkilenmektedirler. Çocukların yaşına, gelişimine, ailesel ve çevresel faktörlerine, izledikleri program içeriklerine bağlı olarak televizyondan etkilenme düzeylerinin farklılaştığı görülmektedir.
Ayrıca Türkiye’de çocuklara yönelik şiddetin ve diğer olumsuz olayların yaşanması ve bunların televizyonda yer alması, basın meslek ilkelerinin dikkate alınmadığı haberlerin yayınlanması çocuklar üzerinde derin izler bırakabilmektedir. Haberlerin şiddet, kan, kavga ve savaş gibi kavramlarla insanlara sunulması ve bunların çocuklar tarafından da izleneceğinin hesaba katılmaması, haber denilince çocukların aklına olumsuz olguların gelmesine neden olmaktadır. Bir çocuğun yaşı, televizyonda hangi programları seyrettiği, ne kadar süre televizyonun önünde kaldığı, kimlerle birlikte bu etkileşimi paylaştığı gibi pek çok etken, televizyon çocuk etkileşiminde değişken faktörler olarak karşımıza çıkmaktadır.
İyi seçilmiş programlar, çocukların bilgisini, hayal gücünü artırabilir. İlk yıllarda özellikle reklamlar bebeklerin ve çocukların ilgisini daha fazla çeker. Müzik kanalları da aynı şekilde müzik-ritm ve renkli görüntülerin eşlik ettiği klipler nedeniyle ilgi çekici olur.
Küçük yaşlardan itibaren televizyon izleme saatleri sınırlandırılmayan çocuklar, okul yaşlarında televizyon bağımlısı olmaya aday olmaktadırlar. Kontrolsüz şekilde televizyon izlettirilen çocukların yorum yapma, muhakeme etme yeteneklerinin olumsuz etkilendiği bilinmektedir.
Reklam ve klipleri kontrolsüzce izleyen çocuklar verilen her tür mesajı kalıcı olarak alabilir; korku, kaygı, öfke gibi duyguları yoğun yaşayabilir. Çocukların zaman zaman şiddet eğilimlerinin arttığı ve sosyal ilişkilerde zorlanabildikleri bilinmektedir.
“Çamaşır, bulaşık, yemek gibi yapılması gereken birçok tatsız işin altında boğuluyor olsanız bile, çocuğunuzu siz bunlarla meşgulken televizyondan başka bir uğraşla ilgilenmesi için yönlendirin. Televizyonun önünde sakin oturmaktansa, bırakın daha fazla kirleten ya da dağıtan diğer aktivitelerle ilgilensin.”
“Yatak odasına televizyon koymak, kendi kendinize kurduğunuz bir tuzak olacaktır. Yatakta televizyon seyretmek çok konforludur, fakat en ufak bir yorgunlukta bir elde kumanda diğer elde abur cubur yiyeceklerle son derece sağlıksız bir yaşam şekli edinmenize neden olur. Yemek esnasında televizyonun açık olması ise ailedeki tüm iletişimi kesmenin en emin yoludur!”
“Çocuğunuzun televizyon seyredip seyretmemesine, programın ya da çizgi filmin ona uygun olup olmadığına siz karar verin. Küçük yaşlarda konsantrasyonu bozma kaynağı olan zaping yapmaktan kaçının.”
“Tam tersine, bilinçli ve eleştiren bir televizyon izleyicisine yavaş yavaş dönüşmesini ona öğretmek için yanında kalmaya çalışın. 6-7 yaşına doğru onun çizgi filmlerden başka şeyler izlemesine izin verdiğinizde bazı temel bilgileri açıklayın. Örneğin, ona filmle gerçeği ayırt etmesini öğretin; ‘Birbirleriyle kavga edenler aslında rol yapıyor’, ‘Bütün bunlar aslında sana akşamları okuduğum masallar gibi gerçek olmayan şeyler, örneğin gördüğün bu kan aslında ketçap’ gibi.”