Fedakarlık, bir eylemin fedakârlık olması için, eylemi yapanın kendi çıkarlarından vazgeçmesi gerekiyor. Tehlike çanlarının çalmaya başladığını burada görebiliriz. Çünkü insan olarak bizler, bir durumdan çıkarımızın olduğunu gizlemeyi becerebilecek yeteneğe sahibiz.
Ebeveyn-çocuk ilişkisi fedakârlığın çok yoğun yaşandığı (ya da öyle olduğu iddia edilen) bir alan. Birçok ebeveyn, pek çok eylemini tamamen çocukları için yaptığını iddia etmektedir. Dolayısıyla onlar için ifadesi bizi bir çeşit çıkarsızlık algısına götürmektedir. Oysa bir eylemin bir kişiye/nesneye dönük olması ile onun için olması bambaşka iki durumu ifade edebilir. Fedakarlık bizim unuttuğumuz ama karşımızdakinin hep minnetle hatırladığı davranışlarımızdır bence.
Yaptığınız fedakarlıklara karşılık alabildiğiniz sürece her şey güzeldir. Karşılık alamamaya başladığınızda “Ben O’nun için neler yapmıştım? Nelerimi vermiştim? Oysa O….” gibi cümlelere döner durum. Gerçek bir ilişki eşitlikler arasında kurulur. Yapılan şeylerin eşitliğidir bu. Bir tarafı diğerinden daha değerli kılmayacak eşitlikler. “Ben senin için neler yapmıştım?” dedirtmeyecek eşitlikler…
Evet gerçek fedakarlık karşılıksız olandır. Onun için uğruna feda edersiniz. Feda etmek, zaten gözden çıkarmak, kaybetmeyi göze almaktır elindekini… Sizden büyük bir şey istendiğinde, ya da çok büyük bir fedakarlık yapacağınızda bir kez daha düşünün… Bu fedakarlık beraberinde kocaman bir beklenti getirecektir. Karşınızdaki insan ne yapsa karşılayamayacağı bir beklentiniz olacaktır. Verdiğiniz karar sonrasında oluşan beklenti tüm ilişkiyi kemirecek ve çürütecektir muhtemelen. O kararı vermediğinizde ise birini kaybetmeyi göze alacak kadar sevmişliğin resmini çizmiş olacaksınız. Büyük beklentiler doğuracak kararlar vermeden önce iyi düşünün. Sonu O’nu kaybetmek olsa bile, korkak gibi gözüken o cesur duruş size beklentisiz bir mutluluğun kapısını aralayabilir.
Bir kişi düşünün, hayatını arkadaşlarına- dostlarına adamış. Kim ne isterse, kim ne dilerse gerçekleştirmek için koşturuyor. En büyük gayesi, çevresindeki insanları memnun etmek. Onları memnun ettikçe, kendinin de memnun olduğunu düşünüyor. Çevresindeki insanlar da bu durumdan memnunlar. Neden olmasınlar ki, etraflarında devamlı onların iyiliğini düşünen birisi var. Ama bu kişi bir süre sonra, gitgide mutsuzlaştığının farkına varıyor. Aşırı fedakarlık davranışlarımızı tespit ettikten sonra, bunların en önemsizinden başlayarak en önemlisine doğru yavaş yavaş ortadan kaldırmamız gerekli. Ayrıca bu yapıdaki kişilerin birçok durumda hayır diyemediklerini de gözlemliyorum. Hayır kelimesini de hayatımıza dahil etmeliyiz. Aşırı fedakarlığınıza alışmış birçok kimse bu değişiklikleri hoş karşılamayacak hatta tepki bile göstereceklerdir. Zorlanacağınız kesin, ama istikrar önemli. Bunlar yüzeydeki değişimlerden birkaçı sadece. Derinlerdeki sevgi eksikliğimizin de farkına varmalıyız. Orası tam dolmadıkça çözümler geçici olabilir.