Ergenlik dönemi, bireyin hayatında birçok değişiklik gösterdiği bir dönemdir.
Birçok bilinenin aksine ergenlik, çocukluk ve yetişkinlik arasındaki çağ değildir. Ergenlik dönemi, bireyin fiziksel, psikolojik, duygusal ve zihinsel değişimler geçirdiği bir dönem olmakla beraber karakterini belirlediği için çok önemli bir haldir.Bu dönemde birey, çevresindekilere karşı kendini kabul ettirme, bir kimlik ortaya koyma gibi duygusal isteklerde bulunur. Bu da bireyin pek çok sorun yaşamasına neden olur.Bu tür sorunlarda kişi sorunu kendinin çözeceğine inanır fakat aslında sorunu ailesi, okul rehberlik servisi, öğretmen ya da uzmanlara aktarması sağlıklı olan bir yöntemdir.
Bu dönemi sağlıklı ve doğru atlatabilmek için birey sosyal aktivitelere yönlendirilmelidir.Sosyal aktiviteler seçilirken, ortamlara dikkat edilmesi fazlasıyla önemlidir. Çünkü birey, yine etrafındaki kötü alışkanlıkları merak edecek, onlara yönelecektir. Bu durum bireyin hayatını etkileyecek kadar önemlidir. Bu dönem için birçok uzmanın söylediği şey ise, "Bu dönemde birey, yalnız bırakılmayıp kendini yalnız hissetme duygularından arındırılmalıdır." Kısaca ergenlik, bireyin değişimler yaşadığı, hayatına yön verdiği önemli bir zaman dilimidir.
İnsan yaşamında önemli dönüm noktaları vardır. Bunlardan ilki 0-7 yaş kişilik oluşum aşamasıdır. Kişiliğin temelleri bu dönemde atılır. Ancak kişilik oluşumundan 6-7 yıl sonra başlayan ergenlik çağı, ilkinden daha riskli bir dönem olabilir. Bu yaş aralığında olan çocuklara dikkatle yaklaşmak ve onları olabildiğince pozitif bir dille doğruya sevk etmek gerekir.Ergenlik çağı, çocukluktan yetişkinliğe geçiş aşamasıdır. Bu dönemde hem fiziksel hem de ruhsal değişimler yaşanır. Cinsel istek artar, hormonal değişimler yaşandığı için fiziksel görünüş de değişir ve en önemlisi bu dönemde gençler ruhsal bir gel-git yaşar. Ailelerin üstüne büyük görevlerin düştüğü bir dönem olduğunu da söylemek gerekir.Her çocuğun ergenliği farklı bir dönemde yaşanabilir. Kız çocuklarının daha erken yaşlarda ergenliğe geçiş yaptığı biliniyor. Ortalama olarak 13-14 yaşlarında başlayan bu gelişim aşaması 20li yaşlara kadar sürebilmektedir. Depresyon gibi psikolojik rahatsızlıkların kendini göstermesi için en uygun süreç ergenlik dönemidir. Bu süreçte çocuğunuzun yanında olmanız ve ona destek olmanız son derece önemlidir.
Ergenlik döneminde birçok fiziksel ve psikolojik değişim yaşanır. Hormonal salınım arttığı için bu dönemde yüzde ve vücudun çeşitli yerlerinde sivilce görülebilir. Bu da ergenlik dönemindeki gencin kendini kötü ve çirkin hissetmesine sebep olur. Ayrıca aşırı kilo gibi sorunlara sahip olan gençlerde özgüven problemi yaşanabilir.Ebeveynin yapması gereken bu sürecin geçici olduğunu, birkaç yıl içinde değişeceğini anlatabilmektir. Ergenlik çağındaki genç kendini kötü ve çirkin hissederse özgüven problemi yaşayacak, sosyal hayatı büyük ölçüde zarar görecektir. Bu süreçte motive edilmesi ve yaşadığı fiziksel problemlerin geçici olduğunun anlatılması gerekir. Çocukların sanatçıları, film artistlerini kendilerine idol aldıkları bu dönemde kendilerini çirkin hissetmelerinin ve bunun getirdiği olumsuz motivasyonun önüne geçmek son derece önemlidir.
Ergenlik dönemi aynı zamanda psikolojik değişimlerin yaşandığı bir dönemdir. Hormonal değişimler psikolojilerini de etkiler. Ayrıca dünyayı çocukluk çağından daha iyi anlamaya ve algılamaya başlamışlardır. Konuşma biçiminden davranışlara kadar birçok özellik bu dönemde değişme gösterir.Çocuğunuz buluğ çağına girdiği zaman öncekinden daha öfkeli, içe kapanık, asosyal ya da kavgacı olabilir. Bu dönemde onunla çatışmanız, bu olumsuz özelliklerini beslemekten başka bir işe yaramaz.Çünkü çocuklar bu dönemde ailelerinin sunduğu perspektifi beğenmemeye ve eleştirmeye başlarlar. Yapmanız gereken ergenlik dönemi boyunca ciddi çatışmalardan uzak durmak ve çocuklarınızı daha iyiye yönlendirmeye çalışmaktır.
Bir insanın psikolojik desteğe en çok ihtiyaç duyduğu dönem ergenlik çağıdır. Çocukların bu dönemde özellikle madde bağımlılığına ve bunun gibi tehlikelere açık olduğunu unutmayınız. Çocuğunuzla yanlış bir iletişim kurmanız onu kötü şeylere yönlendirebilir. Gerektiği zaman onun için psikolojik destek almalı ve aile terapistlerine başvurmalısınız.
Ergenlik döneminin temel özelliklerinden biri olan güvensizlik, ergenin atılgan, gösterişçi ya da çekingen bir birey olmasına sebep olabilir. Bu evrede ergen, başkalarının kendisi hakkında verecekleri hükümler konusunda aşırı derecede duyarlıdır.Ergen bu dönemde kişilik arayışları içindedir, arkadaş gurupları değişebilir.Ergen kendisi ile çok ilgilidir. Ayna karşısında dakikalarca vakit harcayabilirler. Kararsızdırlar, elbise seçimine ve giyimine önem verirler. Kendilerinin özgür bırakılmalarını isterler. Ebeveyne isyankar tutum içine girebilirler.Bu dönemde okul başarılarında düşme olabilir.Ergene karşı yetişkinin baskı ve yasaklara dayanan disiplin anlayışı, olumlu ve yapıcı olması gereken bu evreyi, çatışmalarla dolu, olumsuz bir döneme dönüştürebilir.Genç, ana-babasına güven duyduğu ölçüde, sorunlarına onları da ortak eder ve böylelikle çözümü kolaylaştırmış olur. Diyalogun çocukluk yıllarından bu yana kopuk olması, gençlik döneminde gencin ana-babasıyla zıtlaşmasına, kutuplaşmasına sebep olabilir. Zaman içinde genç gibi, ana - babası da, birbirlerinin varlıklarından rahatsız olmaya başlarlar.
Kuşaklar arası çatışmaya sebep olan diğer etkenlerin başında, büyümeyle yeni olanaklar edinen ergenin kendini yetişkin olarak kabul ettirme çabası gelir. Ergen bu yolla kişiliğini kabul ettirmeye çalışır. Davranışlarından dolayı kendisine çocuk muamelesi yapılan genç, sık sık isyan eder.Aile için de ergene yöneltilen farklı tutumlar, ergenin dengesizlik ve kararsızlığını artırırlar. Örneğin, bir gün: "Sen daha çocuksun, bunu bilmezsin!" diyen bir yetişkinin, bir başka gün: "Kocaman bir adam oldun, hala bilemiyorsun!" şeklindeki suçlaması, ergeni dengesizliğe iten bir sebeptir.Ergenin görüş ve düşüncelerini hiçbir zaman bir tebessüm, ya da alaylı bir gülüşme ile karşılanmamalı, ya da kendisine "Bu konular hakkında sen ne bilirsin ki?", "Onları düşünebilmek için daha çok küçüksün!" gibi sözler söylenmemelidir.Eğer ergen, evde kendi gücünü kanıtlayacak bir girişimde bulummuşsa, bu faaliyetini sürdürebilmesi için kendisine cesaret verilmelidir. Ergenin ilk girişimleri uygunsuz ve başarısız bile olsa, tavır değişmemelidir. Bu işlemde ana-babanın sabrı gerekebilir.Anne-babalar, öncelikle bu evrenin, gelişim gereği, geçici bir bunalım dönemi olduğunun bilincinde olmalıdırlar.
Bunun yanında; anne-babalar objektif, dengeli, sabırlı ve kuvvetli olmaya özen göstermelidirler.Ergeni başkalarının önünde eleştirmemeye, davranışlarını başkalarıyla kıyaslamamaya özellikle dikkat etmelidirler.Ergenin artık bir çocuk olmadığının, sözle ve davranışla hatırlatarak, onun için gerekli olan destek ve güveni sağlamalıdırlar.Kısaca, kuşaklar arası çatışmaları ortadan kaldırmak için, yetişkinlerle ergenler arasında dengeli ve düzenli bir iletişim kurarak diyalogu gerçekleştirmek ve ortak değerler oluşturmak, en akıllı çözüm yolu olmaktadır.Ergenlerin en hassas olduğu nokta güç kullanarak hükmedilmeye çalışılmasıdır.