Geçen aylarda bir araştırma sonucu okumuştum. Gelişmiş ülkelerde kadınlar iş ve kariyer yerine aileyi tercih etmeye başlamışlar. Az gelişmiş ülkelerde ise kadınlar kariyeri aileye tercih ediyorlarmış. Gelişmiş ülkelerin kadınların kariyerin mutluluk getirmediğini gördükleri için evlerini tercih ediyor olmalılar.
Ülkemize baktığımızda kadınların bu kadar çalışma arzusu peşinde koşması hâlâ gelişmemiş olduğumuzun göstergesi gibi duruyor. Avrupa birliği yetkilileri sürekli kadın istihdamını artırmamızı bizden isterken kendileri evinde çocuğuna bakan kadınlara maaş bağlayarak kadınlarına evlerini cazip göstermeye çalışıyorlar. Bizim yetkililerimiz ise kadınların iş alanlarında daha fazla yer almalarıyla övünüyorlar.
Kadının çalışması konusu sitemizde çok tartışıldı. Benim de bu konuda görüşlerim soruldu. Bu yazı ile ben düşüncelerimi yazayım sizler de eksik kalan yönleri tamamlayın. Kadınların çalışması ile ilgili yorumlarda bu yazının altında toplansın.
Kadınların çalışması ile ilgili öncelikle kadınlar çalışsın ya da çalışmasınlar gibi bir toptancılık yerine bir mümin olarak önce ebedi hayatımız sonra dünya hayatımız için kar zarar ilişkisini bakıp karar vermek gerek diye düşünüyorum.
Kadının çalışmasının kendine, ailesine ve topluma faydası nedir? Zararı nedir? Getirdikleri ve götürdükleri nelerdir? Konuyu kısaca bir irdeleyelim.
İnsanları, kadın – erkek diye sınıflandırmanın bütüncül bir yaklaşıma ters olduğunu, pek çok problemin cinsiyet farkından ziyade toplumsal düşünce yapımızdan kaynaklandığını düşünürüm. Dolayısıyla yaşamın bir bütün olarak algılanması gerektiğini ve bu nedenle iş yaşamı – özel yaşam şeklinde bir ayrımın çok gerekli olmadığını düşünsem de bu yazımda iş yaşamında sadece kadınların problemlerinden bahsedeceğim. Kısacası, yaşamın tamamına ait ve hepimizin ortak problemleri olduğunu düşünmediğim anlaşılmasın isterim.
Kadın erkek ayrımını doğru bulmuyorum çünkü insankızını da insanoğlunu da aynı toplum yetiştiriyor, kalıpları ve tabuları aynı toplum zihniyeti aşılıyor. Cinsiyetçi toplumsal değerler problemi tüm toplumların problemi olarak yaşanıyor. Bütün olarak ele alınmazsa çözüm olanaksız gibi görünüyor. Kadın ya da erkek olmaktan ziyade “insan” olmak zor zanaat. Maalesef eşinin ev işlerine yardım etmediğinden yakınan bir kadın, kendisi de erkek evlat yetiştirirken aynı davranış kalıplarını uygulayabiliyor. Kadın – erkek ayrımında olduğu gibi pek çok eşitsizliğin düzeltilebilmesi için toplumun tamamının düşünce yapısının revize edilmesi gerekiyor.
İş ve özel yaşam ayrımını da doğru bulmuyorum çünkü insanlar yaşadıkları olumlu ya da olumsuz olayları mutlaka birbirine yansıtıyor. Bir fanus içerisinde birbirinden etkilenmeyen iş yaşamı ve özel yaşam diye bir olgu olamayacağını düşünüyorum. Sorun yaşayan bir çalışanın maskesini takarak işe gelmesi, tamamen sorunsuz, sosyal ilişkilerinde başarılı, her zamanki üretkenliğinde çalışması söz konusu olamaz. Bu şekilde düşündüğümüzde yaşam bir bütündür.
Çalışma yaşamı, bir yandan kadının üretkenliğini, toplumsal saygınlığını, özgüvenini artırırken ve daha da önemlisi, ekonomik özgürlüğünü sağlarken, geleneksel değerlere dayalı tutumların sürdürülmesi de kadın için çeşitli sorunları beraberinde getiriyor.
İş yaşamında yaşanan sorunları sadece kadınların yaşadığı sorunlara indirgeyecek olursak;
- Pek çok iş ilanında “erkek” çalışan aranmasıyla daha ilk aşamada bir ayrımcılığın var olması
- İşe alım mülakatlarında kadın adaylara önce özür dileyerek evli değilse evlenmeyi düşünüp düşünmediğinin, çocuk sahibi değilse de yakın zamanda böyle bir planının olup olmadığının sorulması
- Herhangi bir kriz döneminde üst yönetimce personel azaltılmasına karar verildiği durumlarda eşiyle aynı işyerinde çalışan kadınların, performansa bakılmaksızın sırf kadın olması nedeniyle işten çıkarılacak personel olarak tercih edilmesi
- İşe alım mülakatlarında zaman zaman kadın adayların, ailesinin geliri veya kirada oturmasının dahi işe alınıp alınmaması yönünde bir kriter olması
-Kadınların pek çok iş kolunda çalışmasının neredeyse imkansız olması. Mesleklerin erkeksi (erkek işi) ve kadınsı (kadın işi) olarak ayrılması
- Kadınların duygusal olmaları bahanesiyle yönetme becerisinden yoksun görülmeleri ve tepe pozisyonlardan daha çok kurmay pozisyonlarda çalışması
- Çocuk büyütme ve aile sorumluluklarının istihdama ara verilmesine yol açması bunun da kadınların kariyerinde ciddi bir sorun oluşturması
- Tepe yönetim tarafından kadın çalışanlara keyfi olarak uygulanan ve “cam tavan” olarak adlandırılan açıkça görülmeyen ancak aşılamayan engellerin varlığı
-İşyerinde tacize uğrayan kadınların varlığı ve bunu açıklamanın işten çıkarılma gerekçesi sayılması
-Süt ve doğum izni gibi İş Kanunu’nda tanımlanan hakların uygulanmadığı iş yerlerinin varlığı ya da var olan işyerlerinde kanundan kaynaklanan söz konusu hakkın kullanılmasının yöneticiler tarafından daha sonraki dönem için olumsuz olarak algılanıp değerlendirilmesi
- Çoğu işyerinde emzirme odası, kreş gibi olanakların bulunmayışı
- Özellikle bazı sektörlerde hamile olduğu öğrenilen kadınların, tazminatı verilerek işten çıkarılması (Bu devirde tazminat alarak işten ayrılma lüks olarak da görülebilir)
- Doğum izni sonrası işe dönen ancak emzirme izni kullanmak bir yana sütünü sağamadığından sütü kesilen kadınların oluşu
- Hamile kadınların sağlık açısından çalıştırılamayacakları alanlarda iş yoğunluğu, çalışan yetersizliği gibi nedenlerle çalıştırılabilmesi
- Bazı çalışan kadınların da kendilerine uygulanan pozitif ayrımcılığı gönüllü kabullenebildiği durumların oluşu
- Bazı kadın yöneticilerin kıskançlık gibi subjektif nedenlerle kadın çalışanlarına negatif ayrımcılık yapması, dolayısıyla kadın çalışanların pek çoğunun erkek yöneticiyle çalışma isteği.
Kadınların çalışma yaşamında karşılaştığı problemlerin bazıları yukarıda sayılanlar ama bütüne bakacak olursak temel sorun toplumun kadına yüklediği anlamda yatıyor. Kadın önce evinin kadını, iyi bir eş ve anne olmak zorunda. Çalışan kadına “hayat müşterek” anlayışıyla ev işleri ve çocuk bakımında destek olma düşüncesi erkeklerde henüz yerleşemedi. Kadın her ne kadar yoğunluk yaşarsa yaşasın tüm işleri eksiksiz ve tek başına tamamlamak zorunda.