Özellikle yaz mevsiminde Şanlıurfa genelinde yüzde ellilere varan oranda mevsimlik göç gözlemleriz. Bu göçün yüzde 10’u tatil amaçlı yüzde 40’ı ise çalışma amaçlı.
Şanlıurfalım çalışıyor nerede? Ya Malatya da, Ya Konya da, ya Niğde de, ya Nevşehir de ya da Karadeniz de. Önce kaysı ardından patates, ondan sonra şeker pancarı ve son olarak fındık bu zorlu serüven her yıl tekrarlanıyor. Acısıyla tatlısıyla demek isterdim fakat ne yazık ki sadece acısıyla devam ediyor.
Nasıl bir acı diye sorduğunuzu duyar gibiyim, bu acıların başında trafik terörü geliyor, yola bir ekmek parası için çıkan Urfalım, Aynen alabalıkların üreme dönemindeki zorlu yolculukları gibi ilk olarak trafik terörü ile sınanıyor. Yollarda birçok ailenin acılarla karşı karşıya kaldığı trafik terörüne verilen toplu kurbanlar ilk acıyı oluşturuyor. Ardından bunu atlata bilenler bulundukları yerlerde bu defada üretici ve aracılarla fiyat konusunda zulme uğruyor.
Bunu da atlata bilenler son olarak Karadeniz de boğulma tehlikesi ile karşılaşıyorlar. Birçok aile bu ve benzeri durumlarla karşılaşmak zorunda kalıyor, hem de her yıl hiç değişmeyen kadar yolculukları ile.
Bunları atlatan aileler kendilerini şanslı aileler olarak görüyor ve memleketlerine sevinçle dönüyorlar. Sadece bir parça ekmek parası için çıkılan tehlikeli yolculuğun sonu genelde hüzünle sonuçlanıyor.
Oysaki bir tarım kenti olan ilimizde yapılabilecek çok sayıda iş alanı var. Bunları buradan saymaya gerek yok. Şanlıurfa’nın ileri gelenleri bu konuda yapacakları çalışmalar ile oluşturacakları projelerle bu göçü önleye bilir ve hüzünlerin önüne geçebilir. Neden olmasın.
Şanlıurfalım göç etmezse ne mi yapar diye merak etmeyin, onlarda bu defa diğer yüzde 10 gibi her yıl belki tatil hayali kurup bu yolculuğa çıkmak için hazırlık yapar.