Bir insanın korkuya kapılması için, “tehlikeli bir uyaran” kendini göstermelidir. Yani kişi, kendine zarar verme ihtimali olan, tehlikeli bir uyaran (şey, durum, kişi, ihtimal vb.) ile karşı karşıya kalmalıdır. Kişinin söz konusu tehlikeli uyaran, bazen ağzından salyalar akan bir köpek olabilirken, bazen de, annesinin kendisine küsme ihtimali olabilir. Bazen korku kaynağı o kadar derinlerdedir ki, kişi bunu tek başına bulamayabilir. Korku ile ilgili önemli bir diğer nokta ise, kişinin algıladığı tehlike karşısında sahip olduğu kendi gücüdür. “Bir tehlike var, fakat ben onunla başa çıkabilirim.” dediğinde kişi, başa çıkamayacağı bir tehlikeye oranla daha az korkuya kapılabilir. “Tehlike ile başa çıkma ihtimali kişi için ne kadar yüksekse, korku yoğunluğu o kadar az olur.” diyebiliriz.
Korku tüm duygular gibi, öznel bir deneyimdir. Yani, herkesin korkusu kendine. Beni korkutan şey sizi hiç rahatsız etmezken, sizi dehşete düşüren şey benim umurumda bile olmayabilir. Bunu sınav sonucu karşısında, öğrencilerin verdikleri tepkilerde gözlemleyebiliriz mesela. Kimisi olası bir başarısızlıktan ölesiye korkarken, kimisinin başarısızlık umurunda olmayabilir. Korkularımızın ne olduğunu net olarak bildiğimizde, onlarla yüzleşmek için ne yapmamız gerektiğini de düşünmeye başlama zamanı gelmiş demektir. O nedenle atılması gereken ilk adım, bizi korkutan olayla yüzleşmektir.
Korkulara, kökleşmeden müdahale edilirse tedavi daha kolay olabilir. Korkular, ilaç, bilişsel davranışçı terapi gibi psikoterapi yöntemleri, gerekirse hipnoz ve müzik ile de tedavi edilebilmektedir. Gerçekçi (normal kabul edilen) korku, gerçek bir tehdit ya da tehlike karşısında kişinin gösterdiği tepkidir. Gerçekçi korkuda, ortada gerçekten tehlikeli bir uyaran vardır, ve önlem alınmazsa kişi gerçekten bir zarar görebilir.
Bazen ortada gerçek bir korku uyaranı olmasa da, korkabiliriz. Aldatılmaktan, parasız kalmaktan, sınavdan düşük puan almaktan, alay edilmekten, küçük düşmekten vb. korkabiliriz. Buradaki korku, psikolojide anksiyete (kaygı) olarak isimlendirilmektedir. Ayrıntılı bilgi için Anksiyete (Kaygı) Nedir? yazısını okuyabilirsiniz.
Korkutmak, bir kişiyi manipüle etmenin ve o kişiye istediklerinizi yaptırmanın en kolay yoludur. Korku kişinin mantığının devreden çıkmasına ve panik yapmasına sebep olabilir. Bu da çoğu zaman kişiye çok daha büyük bir zarar verir. Bunun panzehiri de sakin kalmayı başarabilmektir.
Korku karmaşık ve ilginç bir duygudur.
Bazıları korku filmleri izlemekten zevk alır. Stephan King‘i tüm zamanların en fazla satan yazarı yapan da Alfred Hitchcock’u meşhur eden de korkunun bu karşı koyulamaz doğasıdır. Tehlikeli sporlarla uğraşanlar, bu sporları korkunun salgılattığı adrenalin uğruna yaparlar. Adrenalin bağımlılığı bu hazdan ötürü gelişir. Küçük yaştaki çocuklar bile korku oyunlarından zevk alırlar.