İnsanlar ilk doğduğunda merhamet sahibi olur. Merhamet duygusu da insanlar arasındaki ilişkileri geliştirmiştir.
Bir insanın yardıma ihtiyacı olan birine yardım etmesi mutluluk hissi yaratır. Belki de bu insan olmanın gereğidir ve ilk görevimizdir yardım etmek. Aksi taktirde yardımlaşmanın olmadığı bir toplumda, hayatı sürdürmek mümkün değildir.
Bir öğretmenin öğrencisine daha fazla bilgi vermesi, ya da bir resmi kurumda memurun bir vatandaşa gereğinden fazla yardımcı olması, gereken görevler arasındadır. Ama yardımlaşma bambaşka bir histir. Çünkü yardımlaşmada arzu ve istek vardır.
İnsanlar ancak içinden gelen bir hareketi sergilerse, bu yardımlaşmaktır.
Yardımlaşmanın da belli bir kuralı vardır. Bir yardımda bulunurken, bu gerektiği gibi gizli yapılmalıdır. Yani kendisini ön planda tutmak ve bir reklam yapmak amacıyla yardımlaşma olmamalıdır. Çünkü yardımlaşma, dinimizin bir emridir.
Başta da belirttiğim gibi mutluluğu tarif etmemizin temelinde yardımlaşma vardır. Yardımlaşmada, yardım yapan da kendisine yardım yapılan da mutlu olur.