Yaz döneminde birçok aile okulların kapanmasının ardından çocuklarını da yanlarına alarak tatile gidiyorlar. Kimi Akdeniz sahillerini tercih ederken, kimisi de ege sahillerini tercih ediyor.
Fakat bir aile durumu da vardır ki tatillerine ilk olarak Malatya'da kaysı bahçelerinde başlar ve ardından Nevşehir'de patates tarlaların ve sonrasında ise Giresun'da fındık hasadı ile noktalarlar. İşte bu aileler ise benim tabirim ile ırgat tatilcilerdir.
Hava şartları nasıl olursa olsun, ister sıcak ister soğuk nasıl olursa olsun onlar için fark etmez. Çünkü bu tatilin tek amacı ırgatlık yaparak aile bütçesine katkıda bulunmaktır. Tehlikeli bir şekilde trafik terörü ile başlayan bu serüvenin sonunda memleketlerine dönmeyi başaran aileler kendilerini en şanslı aileler olarak görüyorlar.
Belki adaletsiz bir durum olarak değerlendireceksiniz. Bu olayı özetlemeye kalkınca ortaya tirajı vahim bir sonuç çıkıyor. Düşünün evinin en başarılı öğrencisi olan çocuk bir anda kendini yaz sıcağında tarlada ya da ağaç üzerinde meyve toplarken buluyor.
Bu çocuklar okula çoğu kez birkaç hafta geç başlamak zorunda kalabiliyorlar. Derslerinden geri kalan çocuklar okullarına döndükleri zaman birde tatil anılarını anlatmakla zaman geçiriyorlar. Kimisi Mersin'de deniz kenarını kimisi Antalya'da sahili ya da Marmaris'te bir koy'da geçirdiği tatil anısını anlatırken, bizim ırgat tatilci çocuklarımız ise kaysı toplamanın püf noktaları ile patates ve fındık toplamanın inceliklerini anlatmak zorunda kalıyor.
İşte adaletsiz seçim denen bu olay benim yüreğimi burkuyor. Aradaki fark her ne kadar yok denilse de sınıf ayrımına dönüşüyor. Bunun çözümü kolay mı? Bilemiyorum. Kolay olsaydı şu an ben bu köşeyi yazmak zorunda kalmazdım. Bu yazımı ise ırgat tatilcileri çocuklarımıza atfen yazdım. Varın gerisini siz düşünün…