Öğretmene-hocaya saygı, bir milletin mazisine-istikbaline (geçmişine ve geleceğine) saygıdır. O milletin kıymet hükümlerine, ideallerine-mefkuresine saygıdır.
Gerek Fatih Sultan Mehmet Han Hazretlerinin, gerek Yavuz Sultan Selim Han Hazretlerinin ve gerekse Napolyon'un hocalarına gösterdikleri itibarın sebebi budur. Kim olursan ol, hocaların da hocalarına saygılı ol!
Öğretmenlik mesleğini itibarsızlaştırmada sistemin yapısal sorunları, ideolojik takıntılar, siyaseten yönetim alışkanlığı, yöneticilerin tasarrufu kuşkusuz başrolü oynuyor.
Ama bunlarla sıkı bir ilişki içinde olsa da öğretmenlerin örgütsel davranışlarının, gerekli duyuşsal ve moral özelliklere sahip olmak için yeterince çaba göstermemelerinin de öğretmenlik mesleğindeki yıpranmada payı büyük.
İçtenlik öğretmenin öğrencileriyle olan ilişkilerinde gerçek duygularını yaşaması, maske kullanmaması, saydam ve doğal olabilmesi anlamına gelir. Kuşkusuz bu öğretmenin öz saygısının yüksek olması ile yakından ilgilidir. Öğretmenin öz saygısı; sınıfında öğrencileri tarafından yeterince sevilmeme, onaylanmama, dışlanma, reddedilme gibi kaygı ve korkulardan arındığı ölçüde gelişir. Öğretmen o ölçüde kendi kimliğini, kişiliğinizi ortaya koyabilir. Öğretmen, ilişkilerinde mesleki rolün arkasına gizlenmeden, kendini savunucu olmadan doğal olabilmedir.
Bir öğretmen öncelikle pozitif olmalıdır. Bardağa dolu tarafından bakacak moral üstünlüğe ve enerjiye sahip olmalıdır. Öğrenciyi kuru nasihat değil, öğretmenin söyledikleri ile yaptıklarının tutarlı olması etkiler. Ancak böyle bir öğretmen sınıf içi, sınıf dışı ilişkilerinde model olabilir, sınıf yönetiminde lider özellikler gösterebilir.
Öğretmenlik bütün dünyada, en fazla değer verilen ve en fazla itina gösterilen bir meslek durumundadır. Günümüzde ülkelerin, nitelikli insan gücü elde etmek için, kaynaklarını büyük ölçüde seferber ettikleri görülmektedir.
Çünkü bir ülkenin kalkınması ve ilerlemesi nitelikli insan gücüne bağlıdır. Nitelikli insan gücünün elde edilmesi ise, öğretmenin başarısıyla yakından ilgilidir. Bu yüzden öğretmenlik mesleği en fazla çalışmayı, duyarlılığı ve sorumluluğu gerektiren bir görevdir.
Öğretmenin sınıf ortamında, korkuya değil saygıya ve sevgiye dayanan tatlı-sert bir otoritesi olmalıdır. Öğretmen, her öğrenciye çekinmeden, azarlanma korkusu olmadan istediği soruları sorabilme rahatlığını verebilmelidir.
Bilmemenin değil, soru sormamanın ve öğrenmeye çalışmamanın kusur olduğu vurgulanmalıdır
Öğretmen; dersimi anlatırım, görevimi yaparım gerisi beni ilgilendirmez havasında olmamalı, öğrettiklerinin herkes tarafından iyice sindirildiğinden emin olmalıdır.
Öğretmen, gerektiğinde her öğrencinin seviyesine inebilmeli, her zaman tatlı bir otorite ile empatik bir tavır sergilemelidir.
Öğretmen; sınıfındaki öğrencileri, tembeller-çalışkanlar şeklinde bir ayırıma tabi tutmamalıdır. Çocukları etiketlemekten kaçınmalıdır. Okul başarısının, hayat başarısı olmadığı bilinmeli ve her öğrenciye eşit mesafede olunmalıdır.