İnsanların bir arada yaşaması çok önemlidir. Mesela çocukların okula gitmesi sadece bir şey öğrenmek için değildir, öğretim kısmı evde de yapılabilir ya da başka yerlerde de yapılabilir; bir öğretmen gelir, her şeyi öğretebilir. Fakat okulun gâyesi eğitimdir; yani insanların farklılıklara tahammül edebilmeyi, onlarla birlikte yaşayabilmeyi ve insanların farklılıklarına hürmet edebilmeyi öğrenmeleri için, cemiyet hayatının olması lâzım. O yüzden de bir arada yaşamak şart, tek başına bir yere çekilerek insan ‘kâmil insan’ olamaz; İslam’da böyle bir şey yoktur. ‘Kâmil insan’ olmanın yolu, mutlaka insanların sıkıntı ve eziyetlerine tahammül etmekten, şehrin sıkıntı ve eziyetlerine tahammül etmekten, hâdiselerin sıkıntı ve eziyetlerine tahammül etmekten geçer. Dolayısıyla bütün bunları yaşayabilmek için de, farklılıkların bir arada olması şart.
Toplum halinde yaşıyoruz ve insan sosyal bir varlıktır diyoruz. İyi yaptığımız şeylerin yanında kötü yaptıklarımız da var. Birbirimizi de bu konuda uyarmaya çalışıyoruz. Bunu da tatlı dille kalp kırmadan yapmalıyız. Güler yüz yılanı gerçekten deliğinden çıkarır. Artık bundan iyice eminim.
Konuşuyoruz, konuşurken cümleler söylüyoruz. Bazen söylüyoruz ama ne söylediğimizin farkına varamıyoruz. Anlatmak istediklerimizi tam anlatamayacağımızı düşündüğümüzde başka bir obje veya nesne kullanarak anlatmaya çalışıyoruz. Politikacılar, milletvekilleri, liderler, kannat önderleri, köşe yazarları da bunları kullanıyor.
Kullandığımız kelime ve cümlelerin ne kadar önemli olduğunu fark etmeniz yararlı olur. Ağzınızdan çıkanı, kulağınızın duyması çok önemli. Özellikle kendi hakkınızda olumsuz cümleler söylüyor, düşünüyor veya size söylenen olumsuz cümleleri sebebini öğrenmeden kabul ediyorsanız, hayat sizin için daha da zorlaşabilir. Söyledikleriniz kendisini gerçekleştiren kehanetler haline dönüşebilir.
Zaten hepimiz güler yüzlü ve tatlı dilliyiz, ancak bu iki güzel huyu devamlı hale getirdiğimizde hayatımızın ne kadar kolaylaştığını, hem kendimizi hem de çevremizi nasıl mutlu ettiğimizi, dert gibi görünen şeylerin dert olmaktan çıktıklarını göreceğiz.
Karşımızdaki her insandan beklediğimiz bir davranış şeklidir “güler yüz, tatlı dil” bu özelliğe sahip kişilerle hayatımızı sürdürmek sanırım çok daha kolay ve keyifli olur.
Asık suratlı insanlardan kimse hoşlanmaz ve mümkün olduğunca uzak kalmaya çalışır. Birisi ile konuşurken söze başladığımız sırada karşınızdakinin kaşlarını çattığını, asık bir suratla sizi dinlediğini görürseniz konuşmak hevesinizi kırar. Lafı kısa kesip bu tatsız sohbeti bir an önce bitirmeye bakarsınız. Birde karşınızdakinin sizi güler yüzle dinlediğini, hatta araya biraz da tatlı söz karıştırarak sohbete renk verdiğini görecek olursanız konuştukça konuşacağınız gelir. Güler yüzlü olmak insanlar arasında olumlu bir atmosferin oluşması ve iletişim kanallarının açılması için gereklidir. Asık suratlı veya alaycı insanlarla kimse zorunlu olmadıkça iletişime geçmek istemez.
Güler yüzlü olmanın yanı sıra tatlı dil de varsa insanın açmayacağı kapı yoktur sanırım. Bu özelliğe sahip kişiler her ortamda kendilerine yer edinirler. Tatlı dil, gücünü ruhtan alır. Ruhu iyiliklerle, güzelliklerle dolu olanın dili de tatlı olur. Bu insanlar özellikleri ile çevrelerindekileri arkalarından sürükleyecek çekici bir etkiye sahiptirler. Temel taşlardan olan sabırlı ve hoş görülü, güler yüzlü tatlı dilleriyle herkesi kendilerine hayran bırakırlar.