Şanlıurfa’nın büyümesi ve gelişmesi hiç kimse tarafından takdir görmüyor. Bu haftaki yazımızda neden gelişemediğimizi ve suçluların kim olduğunu dilimiz döndüğünce anlatmaya çalışacağız.
Suçlu mu kim? Cevabı basit istediklerini alamayınca sosyal medyada paylaşım yapan basit ve hafif kişiler. Herhangi bir devlet kurumuyla işbirliği içerisinde olanlar istedikleri ihaleyi alamayınca tanıdıklarına başvuruyor. Üstten işi bitirmeye çalışıyor. O da olmayınca çağımızın hastalığı olan hemen hemen herkesin başvurduğu mecra olan sosyal medyadan medet ummaya başlıyor. Kendine göre doğru çünkü, böyle yapanlar belediyelerden ve kurumlardan istediklerini öyle ya da böyle aldılar. Ne diyelim Allah ıslah etsin onları.
Gelişen ve büyüyen Şanlıurfa dedik yazımızın başında. Gelişmenin ölçütü asfaltsız köylerin olmaması demek, Organize Sanayi Bölgelerinin sayısının çok olması demek, işsizliğinin az olması demek, seyyar satıcı sayısının az olması demek, her akşam trafik keşmekeşliğinin olmaması demek, şehir için kaza oranının az olması demek, kurallara her zamanınkinden fazla uyulması demek, oy verdiğin siyasiye ulaşabilmek demek, altyapısız hiçbir bölgenin kalmaması demek, ihalelerin şeffaf yapılması yandaşa peşkeş çekilmemesi demek, trafik ışıklarında dilencilerin olmaması demek, masraf edilip tadilatı yapılan binaları yıkmamak demek, ihracatla gündeme gelmek yemek yarışmalarıyla değil bence. Örnekleri artırmak elimizde.
Şimdi ben soruyorum. Yukarıda bahsettiğimiz durumlardan yanlış olan var mı? Ekleyeceğiniz vardır bana göre. Eksik söylemişimdir. O zaman ne yapmamız gerekiyor. Seçimden seçime bizleri hatırlayan siyasilerle aramıza mesafe koymamız gerekiyor. Sorgulamamız gerekiyor neden hizmet yapılmıyor diye. Kurumlardan istediğini alamayınca paylaşım yapanları kaile almamak gerekiyor. Yanlışları söylememiz gerekiyor.
Zor bir şey istiyoruz ama umudumuzu kaybetmememiz gerekiyor.
Haftaya görüşmek üzere esen kalın...