Kadim şehir, Peygamberler Şehri, dünyadaki en eski üniversitelerden biri olan Harran Üniversitesi'ne ve tarihin bilinen en eski tapınağı Göbeklitepe'ye ev sahipliği yapan şehir Şanlıurfa. Konumu, iklimi, verimli toprakları ve Fırat Nehri kenarında bulunan Mezopotamya'nın kadim kentlerinden biri olan Şanlıurfa, tarih boyunca birden çok dine ve millete ev sahipliği yapmıştır. İşte bu yüzden çok farklı ve zengin bir mozaik müzesi gibidir.
Geçmişten günümüze kadar uzanan geniş bir yelpazeden günümüze kadar sağlam bir şekilde ayakta kalan birçok camii, medrese, kilise, han, hamam, Köşk, mozaikler ve çok sayıdaki tarihi evler bulunmaktadır. Ancak, Göbeklitepe gibi daha çok sayıda keşfedilmeyi bekleyen eserler, yer altından gün yüzüne çıkarılmayı bekliyor.
Haleplibahçe mozaikleri, Kızılkoyun ve Kale eteğindeki mağaralardan çıkan tarihi eserler ile kırsalda yer alan diğer 10 ilçede de yeryüzüne çıkarılmayı bekleyen saklı birçok eser bir an önce gün yüzüne çıkarılıp, turizme kazandırılmayı bekliyor. Tabi bir de madalyonun diğer yüzüne baktığımızda hem kırsal kesimde hem de merkez 3 ilçede bulunan tarihi camiler, medreseler, hanlar, köşkler ve benzeri eserlerin birçoğu layıkıyla ne korunmakta ne de hak ettiği değeri görmekteler.
Hiç uzağa gitmeye gerek yok, Urfa merkezinde bulunan ve yılardır turistlere ev sahipliği yapan birçok eserimiz ya örselenmiş, yıkılmış ya da bizler tarafından etrafı beton evlerle örülmek suretiyle bu eserlere zarar veriliyor. Normalde olması gereken tarihi mekanların etrafında yapılmış olan tüm evler yıktırılıp, temizlenmeli ve Şanlıurfa turizmine kazandırılmalı.
Tarihi değeri olan hiçbir eserin, beton yığınları arasında kalmaması ve zarar görmemesi için gereken tüm adımları atmalıyız. Tabii burada en çok görev, birinci derecede ilgili kurumlar olan İl Kültür ve Turizm Müdürlüğü, Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ve diğer ilçe belediyelerine düşmektedir. Daha sonra da tarihimize ve kültürümüze sahip çıkma bilincini geliştirmek gerekiyor.