Süsleme sanatının başlarında gelen ebru sanatı, geçmişte Selçuklu, Osmanlı dönemlerinde deri üzerine antlaşmaların fermanların ve ayetlerin ebru üzerinde yer aldığı görülüyor. Sebebi de ebru nüfuz ettiği deri kağıt, kumaş yıllarca kendini korumasıdır. Bu yüzdendir ki günümüze ulaşan eserler mevcuttur. Fakat günümüzde bu algı tamamıyla değişmiştir. Sanki sadece ebru kağıtta yapılırmış ya da hep böyle olacak diye bir yargı var. Bu düşünce yanlıştır.
Asıl sanat bunu başka ürünlerde kullanmak ve insanlara arz etmektir. Artık kağıt üzerine yapılan ebrular ilgi ve dikkat çekmiyor. Çünkü yapılan eser çerçeveleniyor ve duvara takılıyor.
3-5 ay sonra onu oradan çıkarıyoruz, bir anlamı kalmıyor. Ebru bu demek değildir. Biz Şanlıurfa'da ilk defa kumaş, ahşap, seramik, keçe, Urfa nahit taşı, demir, ve doğal taşlar üzerine Ebruyu nüfuz ettik ve günlük hayatın her alanında kullanmak istedik. Belki Urfa'da, Türkiye'de hatta dünyada ilktir.
Neden ebru sanatı günlük hayatımızın her anında olmasın! Bir elbisede düşünün eşi benzeri yok. Tıpkı insan gibi parmak izlerimiz gibi sizin gibi o elbiseyi üzerinizde düşünün.
Bir açılışa, bir davete, bir düğüne gittiğinizde herkesin gözü sizin üzerinizde olacaktır. Çünkü üzerinizde bir sanatı taşıyorsunuz ve nereden aldınız, nasıl yapıldı, onlar bunun şokundayken!
Ben yaptım, kendi renklerimi kendi çizimlerimi, desenleri kumaşa nakış ettim. O haz çok güzel bir duygudur. Kelimelere sığmaz ifade edilemez. Evinizin perdesinde fon olarak düşünün. Koltukların üzerinde, halıda, aksesuarların üzerinde, televizyonun yanında, vazo üzerinde sevdiğiniz renklerden ve size ait çizgilerden oluşan eserler, evinizi süslerken düşünün.
Güzellikler yapıyoruz ama bakıyorsunuz bilmeyen kendileri yapamadıkları için eleştirilere maruz kalıyoruz. Herkes sanatçı olamaz. Estetik kültür anlayışı olacak insanlar üzerinde gözlemleri olacak. Halk ne istiyor, nasıl bir sanat ürünleri olursa insanların ilgisini çeker.
Örneğin Bahçelievler'de esnaflarımızın bir işyerine girdim. Birkaç eşarp, şal, flar, kravat, elbise, mutfak önlükleri gösterdim. O heyecanı gözlerinde görmeniz lazımdı. Bunları bize verin hemen vitrinimize koyalım, insanlara gösterelim, satışını yapalım. Çünkü artık her şey fabrikada yapılıyor. Sıradan renkler, sıradan desenler artık ilgi çekmiyor. Bu işler birkaç yıl sonra Urfa'dan tüm dünya piyasasına, modaya yön verecektir.