6 Şubat Kahramanmaraş depreminin birinci yılında yıkıcı depremde zarar gören herkese geçmiş olsun. Ölenlere Allah’tan rahmet diliyorum.
Biz 11 il olarak 6 Şubat’ta sabah saat 4:17’de büyük bir felaketle uyandık ve adeta herkeste travma yarattı. Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesinde 7.7 ve Elbistan ilçesinde 7.6’lık şiddetindeki iki büyük deprem sonrasında Türkiye’nin güney illeri büyük bir yıkıma uğradı.
6 Şubat’ta yaşanan ve üzerinden 1 yıl geçen Kahramanmaraş depreminde binlerce vatandaş hayatını kaybederken yüz binlerce vatandaşımız da yaralanmıştı. Kahramanmaraş depremi, milletimizin yaşadığı en acı felaketlerden biri olarak tarihteki yerini aldı.
Binaların dışında insanlarımız kendi imkânları ile koca beton kütleleri ve demir yığınları arasında sevdiklerine ulaşmaya çalıştı. Depremin hemen ardından yüz binlerce yurttaş evsiz kaldı.
Meydana gelen deprem çocuk, genç, yaşlı demeden can aldı. Kimse böyle bir şey beklemiyordu. O gece kurduğumuz hayallerin, planladığımız işlerin, hazırlığını yaptığımız şeylerin saat 4.17 de bir enkaz yığınının altında kalacağını kim bilebilirdi. Yaklaşık 50 bin vatandaşımız o gece son yemeklerini, son çaylarını içmiş belki de son sohbetlerini yapmıştı.
Kimileri için hayat son buldu; tamamlanmayı bekleyen işler, koşulması gereken yollar, dokunulması gereken hayatlar ve son demler.
6 Şubat depremi Türkiye için çok büyük ve acı verici bir olay oldu ama belki de ülkemizin altyapısını, şehirlerimizi ve yerleşimimizi daha sağlam temellere dayandırılarak yapılması yönünde bir çağrıydı.
Deprem bölgesinde toplamda yaklaşık 36 bin binanın yıkıldığı ve arama kurtarma personel sayısının yetersiz kaldığını bir kez daha gördük. Arama-kurtarma çalışmaları önce bölge halkının, sonrasında ise sivil toplum kuruluşları ve gönüllülerin çabasıyla el yordamıyla yürütüldü.
Birçok kişi enkaz altında günlerce yaşam savaşı verdi. Aileler enkaz altında yakınlarının yardım çığlıklarını duyarak çaresiz bir şekilde devletten yardım bekledi. Belki de o beklemeler hayatlarının en çaresiz olduğu dönemlerdi.
Asrın felaketinin üzerinden geçen bir yılın ardından kaybettiklerimizin acısı hala yüreğimizde ve ne yaparsak yapalım ne kadar zaman geçerse geçsin bu yaşadığımız felaketin acısı asla dinmeyecek.
Hepimiz biliyoruz ki giden canlarımızı geri getirmemiz mümkün değil ancak bu felaketin bizlere verdiği en önemli mesaj; ülkemizin deprem kuşağında yer alması ve her zaman depreme, doğal afetlere karşı hazırlıklı, duyarlı ve bilinçli olmamız gerektiğidir. Bunun için hepimize düşen görevler var. Hiç şüphesiz ki bu görevlerin en önemlisi tüm binalarımızın kanun, tüzük ve yönetmeliklerin yani bilimin, fennin ve tekniğin öngördüğü standartlarda inşa edilmesidir.