Şanlıurfa’da son yıllarda yapılan birçok konut dikey yapılaşma ile yükseliyor. Dikey yapılaşma Şanlıurfa’ya ihanet mi ediliyor sorusunu akıllara getiriyor.
Çarpık kentleşmenin önüne geçmek ve şehrin yapısına zarar vermeden modern kentler oluşturmak adına son yıllarda Şanlıurfa’da yapılan konutların dikey yapılanması tepkilere neden oluyor.
Vatandaşlar dikey yapılaşmanın başta deprem olmak üzere birçok konuda faydalarının yerine daha çok tedirginlik oluşturduğunu görmekteyiz.
Çünkü son yıllarda yaşanan doğal afetler akıllarımıza bu soruyu getiriyor. Dikey yapılaşma ne derece sağlıklı? Dikey yapılaşmada zemin etüdü yeterince yapıldı mı? Zeminin kayalık bir alan mı olması yoksa sıradan bir zemin mi olması önem arz ediyor?
Bu ve benzeri sorular yaşanan depremlerin ardından akıllarımıza gelen ilk konular. Bir dönem Şanlıurfa’nın deprem kuşağında olmadığına dair çeşitli söylentiler dolaşıyordu. Hatta bu konuda yaptığım araştırmalarda da Şanlıurfa’nın gerçekten de öyle bir kuşakta yer almadığını gördüm.
Fakat son olarak Karaköprü ilçemizde meydana gelen deprem bu konuda yeniden oturup düşünmeme neden oldu. Belki deprem kuşağında olmaya biliriz. Fakat çevre illerde olası bir şiddetli depremin Şanlıurfa’da da ne denli kötü etkiler bırakabileceğini tahmin bile etmek istemiyorum.
Örneğin 70 kilometre ötede bulunan Adiyaman bir fay hattı üzerinde bulunuyor. Güneydoğu Toroslar olarak bilinen bu fay hattının olası bir kırık sonrasında yakınında bulunan birçok yerleşim biriminin çok kötü etkileneceği söyleniyor.
İşte tamda bu noktada yine akıllara yapılaşmanın türü ve önemi geliyor. Dikey yapılaşma mı? Yoksa yatay yapılaşma mı? Şanlıurfa’da son zamanlarda oluşan dikey yapılar ne denli güvenli? İşte bu ve benzeri sorular bu durumda dikey yapılaşma ile Şanlıurfa’ya ihanet mi ediliyor? Sorusunu da akıllara getiriyor.