Afetlere karşı sorumluluğunun bilincinde olmak, mümince bir duruşun gereğidir. Takdir Allah'ındır, bizlere düşen ise önce tedbir almak, sonra Rabbimize tevekkül etmektir. Nitekim Resûl-i Ekrem (s.a.s) musibetler karşısında tavrımızın nasıl olması gerektiğini şöyle anlatır: “Allah ihmalkârlık ve gevşeklikten hoşlanmaz. Senin akıllı davranman gerekir. Fakat artık yapabileceğin bir şey kalmadığı zaman, 'Allah bana yeter. O, ne güzel vekildir.' de.”
Türkiye bir deprem ülkesidir. 2020 yılında Dünya ve Türkiye sıcak gündem maddeleri ile adeta çalkalanıyor. Çin'de virüs salgını adeta ülkeyi dış dünyaya kapattı. Yahudi destekli ABD'nin Kudüs kararına Türkiye hariç herkesin sessiz olması, ve Yunan Milletvekilinin Türk Bayrağını yakması son günlerin yoğun gündem maddesi oldu. ABD'nin İran ile savaşa gireceği söylemleri unutuldu.
Ülkemizde ise Elazığ depremi gündemde ki yerini almaya devam ediyor.
Elazığ, Malatya, Manisa depremleri ise geçen hafta büyük bir depremle sarsıldık. Sallanmaya devam edecek bir coğrafyada yaşıyoruz . Elazığ da ki deprem ile Hüzün ve keder yüreklerimizi dağladı. 41 kardeşimizi ahiret yolculuğuna uğurladık. Yaralılarımız ve evini barkını yitiren insanlarımız için seferber olduk. Afet gerçeğiyle bir kere daha yüzleştik. Bu elim hadisede vefat eden kardeşlerimize Allah'tan rahmet, ailelerine ve sevdiklerine sabr-ı cemil niyaz ediyoruz. Rabbim, yaralılarımıza şifalar ihsan eylesin. Depremden zarar görenlere en kısa zamanda toparlanmayı, yaralarını sarmayı, hayata tutunmayı nasip etsin. Milletimizi bu tür afetlerden muhafaza etsin.
Deprem gerçeğini kimse engelleyemez ama önlem almak bizlerin elinde. O nedenle ülke olarak yapmamız gereken herkes elini vicdanına atacak konut yaparken demirden, çimentodan çalmayacak, sağlam binalar yapacak.
Yeniden görüşmek dileğiyle..