Çin'de ortaya çıkıp, tüm dünyayı etkisi altına alan koronavirüs salgını sonrasında hiçbir şeyin eskisi gibi olmayacağı artık kesinlik kazandı.
Ülkeler artık terör ve kaçakçılık riskinden ziyade, salgın hastalık tedbirlerini daha çok önceleyeceğe benziyor. 70-80'li yıllarda Almanya'ya gönderilen işçilerin dişlerinin kontrol edildiği gibi, koronadan sonra tüm ülkelerin daha ciddi sağlık tedbirleri alması da muhtemel. Turistik ziyaretlerde ekonomik yeterlik ispatı gibi sağlık konusunda da uluslararası kuruluşların teminatları ve daha önceden de uygulanan sağlık sigortası kurallarının ağırlık kazanacağı da dikkat çekilecek yenilikler arasında.
Salgının bir diğer yönü ise, “bir musibet, bin nasihatten hayırlıdır” sözü ile aynı minvalde gerçekleşiyor. Temizlik ve hijyen konusunda bilinen kurallara dikkat etmenin önemi, salgın sayesinde tüm dünyada yeniden gündeme geldi.
Tabi en dikkat çekici olanı, dinimiz “İslam”ın emir ve yasaklarının ne kadar büyük bir ihsan olduğu. Dinimizin temizlik ve hijyene verdiği önem, habis olan hayvanların yenmesinin men edilmesi, sağlığa zarar verecek her kötü alışkanlığı yasaklaması, günde beş vakit alınması daha efdal olur denen abdest gibi şartlar, bugün virüsle mücadele yöntemlerini anlatan uzmanlar tarafından tavsiye ediliyor. Abdest alınırken ellerin dirseklerle birlikte yıkanması, ağız ve buruna su verilmesi, yüzün iyice yıkanması, başın ve kulakların mesh edilmesi başlı başına bir temizlik ve korunma yönteminden başka hangi şekilde izah edilebilir ki?
Yine yüce dinimiz İslam'ın, salgın hastalıklar karşısında tavsiye ettiği karantina uygulamasının önemi de malum salgın karşısında daha iyi anlaşılmış oldu.
Mars'ta koloni kurma hazırlığındaki teknolojiye ulaşmayı hedefleyen insanlığın, gözle görülmeyen bir virüs karşısında nasıl çaresiz kaldığını ortaya koyan illet bir yana, serçe büyüklüğüne ulaşan çekirge istilasına karşı koyamaması da çok ibretlik bir hadise.
Muhakkak bu salgın bir gün son bulacak ve insanlık tekrar normale dönecek. Ancak etkisini uzun yıllar gösterecek değişiklikler de uzun süre hayatımızda olacak. En başta temizlik ve hijyen olmak üzere hayatımızdaki çoğu kural yeniden yazılacak. Misafirlik alışkanlıklarımız, taziyelerimiz, muhabbet ortamlarımız, çalışma şartlarımız gibi çoğu şey yeniden düzenlenecek.
İslam âlimlerinin hayatını incelediğimizde, dışarıya çıkarken üzerlerine giydikleri “aba” dediğimiz giysileri ile başlarına örttükleri sarıklarını evlerine geldiklerinde katlayarak kaldırdıkları, hatta bazılarının tuvalete giderken üzerlerine farklı bir aba giyerek, çıktıklarında bunu çıkardıklarını, böylece tuvalette pisliğe konan sineklerin üzerlerine gelmesini engellemeye çalıştıklarını okuduğumuzda, dinimizin temizlik konusunda ne kadar önem verdiğini anlıyoruz.
Hayat zorluklarla dolu. Tüm insanlığın karşı karşıya kaldığı bu salgın karşısında insanlığın alacağı tedbirlerin hayat kurtaracağına olan inancımızı koruyarak, tüm insanlığa geçmiş olsun demekten başka yapacağımız şey, evimizde kalmak.