Sosyolojik ve tarihsel olarak Kan davası tanımlandığında birden fazla açıklama okumak mümkün.
“Kan gütme”, “kan intikamı” olarak da isimlendirilen olgu, Türkiye’de ve bölgede daha çok “kan davası” kavramıyla tanımlanmaktadır. Kan davası, aile bireyleri arasındaki ilişkilerin sıkı olduğu ve törelere önem verilen toplumlarda öç alma duygusundan kaynaklanan, misilleme biçiminde karşılıklı cinayetlerle süren aileler ve gruplar arası öldürme silsileleri durumu. Kan davasında silsileyi başlatan, farklı bir ifadeyle ilk katil kim olursa olsun, katile karşı sürekli katil çıkar, yıllarca, on yıllarca silsile halinde sürer.
Özellikle Doğu ve Güneydoğunun kanayan yarası olan kan davaları son yıllarda yaşanan ekonomik gelişmişlik, eğitim seviyesinin yükselmesi, Kentleşme oranının yükselmesi, akraba evliliklerinin azalması gibi etkenlerden dolayı azaldı.
Özellikle 2000’li yılların sonlarına doğru artan kan davaları üzerine TBMM’de kan davalarının önlenmesi için ciddi yasalar çıkarıldı. Türkiye'de, Türk Ceza Kanunu'nda kasten insan öldürme suçunun temel şeklinin cezası müebbet hapis cezası olarak öngörülmüştür. Buna karşılık kasten insan öldürme suçunun "kan gütme saikiyle" veya "töre saikiyle" işlenmesi halinde suçun nitelikli hali olarak verilecek ceza ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasıdır (TCK. m.82/1-j,k).
Şanlıurfa’da çok azda olsa halen kan davaları maalesef yaşanıyor. Geçtiğimiz ay Viranşehir’de yaşayan Zincirci ailesine mensup Baba-oğul, kan davası sonucu araçta infaz edildiler. Bu olay öncesi Viranşehir ilçesinde birkaç hadise daha yaşandı. Şanlıurfalı Dr. Feridun Öncel Başkanlığında bir dernek kuruldu. Bu dernek Kan davalı aileleri barıştırmakla mücadele ediyor. Bugüne kadar onlarca kan davası sulh ile sonuçlanmış. Feridun Öncel ile Urfa’yı yönetenlerin bir araya gelmesi gerektiği kanaatindeyim. Vali Abdullah Erin ve Belediye Başkanları ile Dini kanaat önderleri Kan davalı kaç aile varsa tespitini yaparak adeta seferberlik ilan ederek korku içinde yaşayan aileler barıştırılmalıdır. Devlet bu barış ortamını sağlamadığı zaman, illegal olmayan örgütler aracılığıyla aileler bir araya getiriliyor, ve bu aileler ister istemez O örgütlere minnet borçlu oluyorlar.
Şanlıurfa Peygamberler Şehri ise, barış şehir olarakta anılmalıdır. Çağ dışı ilkel bir gelenekten artık ayrılmanın zamanı gelmiştir. Yargının da Kan davalarının çözülmesinde öncülük etmelerini arzuluyoruz.