Günümüz dünyasında madde bağımlılığı ve madde kötüye kullanımı hem toplumların hem de kişiliklerin zarar gördüğü bir insanlık sorunudur. Uyuşturucu madde bağımlılığıyla her ne kadar psikiyatri hekimleri uğraşsalar da sıklıkla bir başka branş hekimine de ihtiyaç duyulabilmektedir. Çünkü uzun süre madde kullanımı sonrasında çok ciddi fiziksel sorunlar ortaya çıkabilmektedir. Mesela, kokain kullanımı olanlarda beyin felçleri, beyin kanamaları, kalp krizleri, ani ölümler, sara hastalığı gibi ömür boyu kişiyi meşgul edecek sağlık sorunları oluşmaktadır. Çok genç yaşta olup felç olan, kalp krizi geçiren, beyin kanamasından dolayı bitkisel hayata girenlere uyuşturucu madde kullanan kişilerde sıklıkla rastlanmaktadır.
Alkol ve madde bağımlılığının tedavisi vardır. Önemli olan kişinin bunu istemesi ve ailenin sonuna kadar mücadele edebilecek güçte olabilmesidir. Çünkü madde bağımlılığı yalnızca ilaçla tedavi edilebilen bir durum değildir. Biyolojik tedavide kişi öncelikle maddeden arındırılmaya çalışılır. Bunun için bir hastane ortamında yatırılarak belli bir süre maddeden arındırma tedavisi uygulanır. Psikolojik olarak tedavide kişilik özellikleri bazı testlerle tespit edilip olumlu olumsuz yönleri belirlenir. Terapi programları ile olumlu tarafları beslenmeye, olumsuz tarafları da giderilmeye çalışılır. Sosyal tedavide ise kişinin bu arındırma işleminin ardından hayatında yeni bir sayfa açması ve kendisi için güvenli ve huzur verici bir ortam oluşturulmasına çalışılır. Çünkü madde kullanımı beraberinde bir kültür halini almakta, ona göre bir çevre oluşmaktadır. Bu çevreden ve bu kültürden uzaklaşmak tedavinin en önemli aşamasıdır.
Aslında madde bağımlılığın da birçok nedeni vardır. Bunlar, kişilik sorunları, çevresel etkenler, çevrede madde kullanımının yaygın olması da riski artırmaktadır, stres etkenlerinin olması riski artırır.
Madde kullanan gençler birtakım özelliklere sahiptir. Madde kullanımında genellikle aşırı neşelilik, hareketlilik, hoşnutluk duyguları maddenin kötüye kullanılmasında ortaya çıkan ilk belirtilerdir. Davranışlarının sorumluluğunu taşıyamaz, sınırlarını belirleyemezler. Diğer bir deyişle, madde kullanan çocuk ya da gençlerin otokontrol sistemleri zayıflamaktadır. Ayrıca pişmanlık ve suçluluk duymazlar.
Saldırgan davranışlar ve şiddet eylemlerinde bulunurlar. Aile içi sorunları olan, geleceğe yönelik umutsuzluk ve karamsarlığa kapılan, arkadaş çevresinden kolay etkilenen, model aldığı birinin madde kullandığını gören, (çevreden olabileceği gibi film karakteri de olabilir) büyüdüğünü ispat etmek isteyen, kendine güvensiz ve zayıf kişiliği olan ve kendini değersiz hisseden gençler daha sık madde kullanma eğilimindedir.
Madde kullanımı özellikle ergenlik döneminde daha yaygın görülmektedir. Genel olarak aile içinde, anne-baba arasında iletişim bozukluğu, ilgi ve sevgi yoksunluğu, gençlerin aile dışında başka arayışlara sürükler.
Gençlerin evden ve aileden uzaklaşmasına sebepleri:
Anne veya babanın alkol ve madde kullanması, Zengin çevrede, düşük ya da orta gelir ile yaşayan aileler, Çocuğa, gence sevgi ve ilgi yerine madde doyum sağlayan, her isteklerini yerine getiren, her zaman her şeyine göz yuman aileler, Aşırı baskıcı aileler, Aile içinde rol model alabileceği bir ebeveyninin olmamasıdır.