Genel seçimlere sayılı aylar kalırken yerel seçimler için daha biraz bekleyeceğiz. İşte burada herkesin bildiği fakat çok az kişinin kimin söylediğini bildiği Victor Hugo’nun o önemli sözü akıllara geliyor. “Beklenen gün yakın ise çekilen çile kutsaldır” bu cümleyi neden ifade ettiğimi aşağıda tabi ki yazacağım. Maksat beklenen günün yaklaştığını, çekilen çilenin önemini girişten yazayım dedim.
Genel seçimlerle ilgili bir yazı değil bu. Zamanı gelince genel seçimlerle ilgili de birkaç kelamımız olacaktır elbette. Ama şimdi yerel seçimlerle ilgili birkaç kelamım olacak izniniz olursa. Şanlıurfa Büyükşehir Belediyesi ile 3 merkez ilçenin yerel seçimlerde ki hedeflerin tamamı birbirinden farklı. Koltuğunu korumak isteyen belediye başkanı bana göre yok. Bir dönem daha ilçe belediye başkanlığını yürüteyim diyen de yok. Bunu yaptıkları ve ettikleriyle anlamak zor değil. Hani derler ya dil farklı söylenen farklı diye. Son dönemlerde bunu sıkça duyar olduk.
Yanlışlarla yaşamaya ısrar eden Başkan
Büyükşehir Belediye Başkanı Zeynel Abidin Beyazgül’ü genel seçimlerde olduğu gibi başka bir yazıda gündeme getiririz. Yani o zamanlar söyleyecek çok cümlelerimiz ve kelimelerimiz olacaktır. Gerçi bu gidişle çokta beklemeyeceğiz o yazı için. Neyi doğru yaptı neyi yanlış yaptı gibi veya yanlış yaptığı şeylerde halen neden ısrarcı gibi sorulara cevaplar vereceğimiz yazıyı yakında kaleme alırız. Bir sıkıntı olmadığı sürece yazı yakındır. Benim asıl bu yazıda belirtmek istediğim, özelliklede liyakat noktasında sıkıntılı olan ilçe belediyeler. Haliliye, Eyyübiye ve illa ki Karaköprü Belediyesi.
Yönetmek veya Yönetememek
Yönetmek; her şeyiyle size biat ve itaat etmiş, sözünüzden çıkmamaya and içmiş insanları idare edebilmek değil; bilakis, başında bulunduğu müessesenin idaresini -gerektiğinde amirine rağmen- bihakkın yerine getiren insanları, görüş farklılıklarına rağmen idare edebilmektir. Belediyelerin ne kadar borcu olduğu çoğu kez muammadır. Bazen Eyyübiye Belediyesi 3 ayda bir gelir gider tablosu açıklar onu da yanlış hesaplamalarla billboardlara asar. Yani vatandaşın borcunu bildiği tek belediye Eyyübiye’dir Buradan belediyeye ayrı bir teşekkür iletmek istiyorum. Şeffaf oldukları için. Uyarımda gelir giderleri toplarken hesap makinesi kullanmalarını rica ediyorum. Yoksa hesaplarda sıkıntılar oluşuyor. Eyyübiye’nin ardından diğer belediye Haliliye Belediyesidir. Borç miktarının 200 milyon liranın üzerinde olduğu belirtiliyor. Meclis toplantılarında sıkça gündeme geliyor bu borçlar. Borçsuz alınan bir belediye 3 yıldan biraz fazla geçen sürede nasıl bu kadar borçlandı? Kimse akıl sır erdiremedi tabi. Vardır illaki kendilerine göre cevapları. Mesela her yere değil de belli yerlere özellikle belli yerlere yapılan asfaltlar. Bu borç miktarını artırmış olabilir. Eskilerin bir lafı vardı. Yere gömülenin paranı hesabı sorulmaz diye.
Borçlu bir belediye olan Karaköprü
Karaköprü Belediyesinin borç miktarı hakkında kimsenin bir fikri var mı diye sorsam kimse tam rakamı veremez. Ben yakın bir rakam vereyim isterseniz. 200 milyon desem abartmış olmam. Tabi bu bir iddia. Haliliye Belediyesiyle borç miktarları birbirine yakın diyebilirsiniz. Hiç yoksa Haliliye Belediyesinin yatırım çalışmaları var. Geçen günde araç filosu kurdu. Yani bir izahatı olabilir. Peki, filosunun olup olmadığı bilinmeyen azda olsa yaptığı asfaltlarda bile sıkıntısı olan, elle tutulur bir yatırımı olmayan Karaköprü Belediyesinin borcu nasıl olurda 200 milyon olduğu iddia ediliyor. Ben bunu ilk duyduğumda çok şaşırdım.
Şaşırdığım diğer nokta yukarıda yazının girişinde yazmıştım. Yerel seçimler için belediye başkanlarının akıllarında aynı koltuğu korumak yok demiştim. Bunlarda biri de Karaköprü Belediye Başkanı. Bir dönem daha koltuğumda kalayım hizmet edeyim düşüncesinde olmayan başkan, farklı hedefleri var gibi görünüyor. Borç miktarının çok olduğu sorunlar yumağı olan bir belediye başkanı daha üst bir koltuğu nasıl ister işte buna ben şaşırıyorum. Onun için beklenen gün yakın ise çekilen çile kutsaldır Beklenen gün yerel seçimlerin günüdür. Çekilen çile ise o koltukta daha liyakatli birini görecek olmamızdır. Liyakat, yapılacak her işte, bakılması gereken “en birinci” şey.
Bunu düşünenler pirince giderken evdeki bulgurdan olacaklarını da iyi bilsinler.
Kendinize iyi Bakın.