Dünya genelindeki doğa kirliliğinin yaklaşık yüzde 80’inin karasal kaynaklı (ambalaj atıkları, tehlikeli atıklar, tıbbi atıklar, cam atıklar vb.) olduğu görülmektedir.
Doğanın havadan kirlenmesinin en büyük nedenlerinden biri artan hava kirliliğidir. Sanayi kuruluşları, üretim sonucu oluşan baca gazlarını Hava Kirliliği Kontrolü Yönetmeliği’nde belirtilen kriterleri sağlamadan ve uygun filtre sistemleri geliştirmeden doğaya salmaktadırlar. Atmosfere salınan bu zehirli gazlar ve moleküller kükürt gibi asit yağmurları şeklinde denizlerimize ve doğamıza karışmaktadır.
2015 yılında yapılan bir araştırmaya göre atmosferdeki karbondioksit oranının ilk defa 400 ppm değerini geçtiği saptanmıştır. Bu da günümüze kadar etkisi az olan havadan kirlenme faktörünün artışa geçtiğini gözler önüne sermektedir Buda doğamızın kirlenmesine en büyük sebeplerden birisidir.
Bunlara birde Pilleri eklersek küçük boyutta olduğundan sokaklara ve doğaya rahatlıkça atılabiliyor. Tabii İnsanların bilmediği veya üzerinde durmadığı konu ise bir pilin doğaya ne kadar zarar verebileceğidir.
Piller, cıva, kadmiyum, çinko, kurşun, mangan, lityum, demir, nikel, kobalt gibi elementler içerir. Bu maddeler toprağa veya deniz suyuna karıştıklarında yok olmayıp zamanla içindeki elementlerle yeni bileşiklere yol açarlar. Yer altı sularına karışarak zarar verirler. Suyun içinde zehirlenmeye sebep olarak bölgedeki canlıların hayatını tehdit ederler. Hatta canlıların yok olmasına ve yaşam düzenin bozulmasına neden olurlar.
Atık pillerin etkileri, insanlar üzerinde nörolojik rahatsızlıklara; böbrek ve karaciğer fonksiyonlarının bozulmasına; tansiyon gibi hastalıkların ortaya çıkmasına da sebep olabiliyor, hatta zehirlenmelerle ölüme kadar varabiliyor.
Günümüzde okyanuslarda bulunan atık miktarı yaklaşık olarak 140 milyon tondur ve her yıl bu miktara 12 milyon ton civarında atık eklenmektedir.