2020-2021 eğitim ve öğretim yılının ilk ders zili pazartesi günü çaldı. Yaklaşık 20 milyon okul öncesi, ilkokul, ortaokul ve lise öğrencisi okula başladı. 2 aylık tatilin ardından 1 milyon öğretmen ders başı yaptı.
Hemen hemen her evde bir öğrencinin, 4 evden birinin de öğretmenle irtibatlı olduğunu düşündüğünüzde okulların açılması ile birlikte hayatın genel akışı değişir, trafikten ekonomiye birçok alanda hareketlilik başlar.
Okullarımız, öğretmenlerimiz eğitim sistemimiz yeni döneme hazır mı? Yaz boyu tadil edilmiş binalar, seminer döneminde hazırlanmış öğretmenler ve kafası karışık eğitim sistemimizle beklentilere cevap verebilecek miyiz?
Korona salgını yüzünden iki yıldır kapalı olan okullar yüz yüze eğitime ne kadar! Hazır. Veliler çocuklarını korkusuzca gönderebilecek mi?
Tüm bu soruların cevabını almak zaman alacak gibi görünüyor.
‘’Meslek Lisesi, Memleket Meselesi’’ diye eğitimimizin bir misyonu, iddiası vardı. Meslek Liseleri yeni yerleştirme sistemi ile boş kaldı. Yerleşenler de maalesef en düşük diploma notuna sahip, hedefsiz öğrenciler oldu.
Son yıllarda sayıları artırılan, fiziki şartları iyileştirilen İmam-Hatip Liseleri kontenjanları da boş kaldı.
Üniversite sınav sonuçlarının ardından adayların tercihlerini incelediğimizde 165 bölümün hiç tercih edilmediğini gördük.
Birçok üniversitenin işlevsiz bölümlerinin olduğunu görmek gelecek adına ne kadar güzel planlama! Yaptığımızı düşünüyoruz.
Eğitim sistemimizin önemli kazanımı derslik başına düşen öğrenci sayıları yeniden artmaya başladı.
Veli gözüyle bakıldığında ise bugünkü ekonomik şartlarda öğrencinin kıyafeti, servisi, kırtasiye vb. eğitim giderleri düşündürücüdür.
Eğitimin, insan kaynağının temel sorunu liyakat her dönemin problemi olmaya devam etmektedir. Çözülebilecek gibi de gözükmüyor.
Tüm bu olumsuzluklara rağmen eğitimci umutlu olmak, elinden gelenin en iyisini yapmak zorundadır. Gönlümüzden geçeni değilse de, gücümüzün yettiğini başarmak zorundayız.
Yeni eğitim ve öğretim yılının eğitimin tüm paydaşları için hayırlı uğurlu olması dilerim.