Değerli okurlarım daha önceki birinci ve ikinci yazımda Şanlıurfa’nın tarihine giriş yaptıktan sonra kültürel tarihine de bir giriş yaptım. Bugünkü yazımda kültürel değerlere kaldığım yerden devam etmek istiyorum.
Bu coğrafyada hüküm sürmüş medeniyetler, arkasında birbirinden güzel mimari eserler bırakmıştır. Tarihindeki birçok değeri günümüze taşıyan Şanlıurfa, tüm insanlığa ait olan zengin kültürel bir mirasa sahiptir. Sahip olduğu bu zengin kültür mirasından dolayı ‘‘Kültür Şehri Urfa’’ olarak da anılır.
Müslümanlar açısından Urfa, İbrahimi ve Eyyubi bir şehirdir. Hz. İbrahim’in soyundan olan Hz. Eyyub, Şam diyarından gelerek, Eyyub Nebi Beldesi’ne yerleşmiş, bu bölgede sabrın sultanı olmuş, vefatının akabinde bu beldeye defnedilmiştir. Hz. Eyyub’u görmeye gelen Hz. Elyesa, onu göremeden vefat etmiş ve Eyyub Nebi beldesine defnedilmiştir. Hz. Eyyub’un sabrını miras alan bu şehir, Şuayb Antik Kenti’yle, Mısır’da bir Kıpti’yi öldürüp kaçan Hz. Musa’nın sığınma yeri olmuştur.
Hz. Musa, Şuayb Peygamberin yanında kalarak çobanlık etmiş ve mucizevi asasını ondan alarak buradan Turi Sina (Mısır) dağına çıkmıştır. Hz. İsa bu şehri kutsamış, önem verdiği bu şehre havarilerinden Adda’ yı (Thomas) göndererek, Hristiyanlık dininin bu bölgede yayılmasını sağlamıştır. İnanç önderlerini bağrından çıkaran Urfa, peygamberlere izafe edilen makamları ile tarih boyunca ‘‘Peygamberler Şehri’’ veya ‘‘Peygamberler Diyarı’’ adıyla anılmıştır.
Şanlıurfa, tarihi süreç içerisinde önemli değerler üretmiş ve ürettiği bu değerleri de bütün dünyayla paylaşmıştır. Peygamberlerin atası Hz. İbrahim’in beldesi olan Şanlıurfa’da; inci bir gerdanlık gibi dizili olan Göbeklitepe, Halepli Bahçe Mozaikleri, Balıklıgöl Havzası, Harran Ulu Camii ve Kümbet Evleri, Soğmatar, Halfeti ve Şuayb Antik Şehri ile geçmişten günümüze tarihe tanıklık etmiştir.
Yazımızın devamını önümüzdeki günlerde sizlerle buluşturmaya çalışacağım.
Sağlıcakla kalın…