Bu haftaki köşe yazımda sizler uyuşturucu nedeniyle hayatı kararan bir gencin hikayesine kendi anlatımıyla sizlere aktarma istiyorum. İşte gencin o sözleri:
“Hiç kimse uyuşturucu batağına saplanmazdı. Maalesef ben de üç yıldır uyuşturucunun kurbanı olmuş durumdayım. 23 yaşında bir genç erkeğim. Burada anlatması çok uzun ve beni çökerten nedenlerden uyuşturucuya yakalandım. Hatta sevdiğim kadının da bunda rolü çok fazla. Şu anda işsiz güçsüz durumdayım. Babam zengin bir adam, ama doktorlara ve ilaçlara para akıtmaktan o da yılmış durumda. Zaten işe girsem de, uyuşturucu kullandığım ortaya bir şekilde çıkıyor ve beni işten atıyorlar. Bunalıma düştükçe de uyuşturucu yakamı bırakmıyor. Buradan genç okurlarınıza seslenmek isterim. Şunu sakın akıllarından çıkarmasınlar: 'Uyuşturucu asla affetmez.' Bir kere bulaştın mı, kendini kurtaramazsın. Zaten o çevre yakanı bırakmaz. Ve yetkililer de bilmeliler ki, bu konu sandıklarından çok daha ciddi boyutlarda. Ben pişmanım ama artık çok geç.
RUMUZ: PİŞMANLIK
Sevgili oğlum, bak ne güzel, baban seni tedavi ettirmek için çırpınıyormuş, neden tekrar tekrar başlıyorsun? Bu çevreden uzaklaşamaz mısın? Aslında bütün mesele, uçurumun içine çekilmemekte, biliyorum. Ama girdinse de, çıkmak için çabalamalısın. Annenin, babanın ya da bir sevgilinin sonsuz sevgisine sığınamaz mısın? Biliyorum, Kelebek'te bu konu Hülya Avşar'ın başkanlığında tartışıldı, çok güzel bilgiler verildi. Ama ben de aileleri yeniden uyarmak isterim. Bu konu bana uzak, demeyin. Çocuklarınıza sevgiyle yaklaşın, onlarla yakından ilgilenin. Karakter değişikliği, aşırı öfke, aşırı neşe ya da hüzün, hayal alemindeymiş gibi bir tavır, size kuşkulu gelen yeni arkadaşlar, hareketlerde beceriksizlik, vücutta kaşıntılar, kollarda morartılar, bulantı, iştahsızlık ya da aşırı iştah sizi hemen harekete geçirmeli. Onu hemen doktora götürün. Uyuşturucu affetmiyor.
O yazı erkeklere olan önyargımı biraz değiştirdi Güzin abla ben 23 yaşında üniversite mezunu bir genç kızım. 17 Mayıs tarihli köşenizi okuduğumda çok mutlu oldum. Çünkü artık dünyada böyle erkekler kalmadığını düşünmeye başlamıştım. Üniversitede kızları kullanmaya çalışan o kadar genç vardı ki. Bu yüzden beni sevdiğini söyleyenlere şüpheyle yaklaşıyor, erkeklere güvenmiyorum. Benim için de her şeyin ilkini evleneceğin insanla yaşamak önemli; bu kız olsun erkek olsun fark etmez. Sevdiğine tertemiz gidebilmelisin. Bu yazıyı yazan genç, erkekler hakkındaki düşüncelerimi biraz olsun değiştirdi.
RUMUZ:BERGUVAN Sevgili kızım, 80'li yıllarda, Fransa'da bir akım gelişmişti, üniversiteli gençler arasında. Bakire ya da bakir kalma isteğiydi bu. Fransız gençleri öylesine yozlaşmış, öylesine seks düşkünü olmuşlardı ki, sonunda ortak bir karar aldılar. Senin de sözünü ettiğin gibi, gerçek anlamda bağlandıkları ve evlenmeyi düşündükleri kişiyle ilk kez her şeyi yaşamak! Sanırım bizde de, aynı düşünce giderek yaygınlaşacağa benziyor. Bu konuda giderek daha çok mektup alıyorum.
Kırdığım sevgiliye sizin aracılığınızla seslenmek istedim…
Merhaba ablacığım, aslında sizin aracılığınızla sevgilime sesimi duyurmayı istiyorum. O, yazılarınızı takip eder. Hatta zaman zaman ortak sorunlar bulur ve 'Yoksa bunu yazan sen miydin?' der birlikte gülerdik. Sanırım birlikte yaptığımız en güzel şeylerden biriydi gülmek. 26 yaşındayım hayatımda ilk kez bu kadar acı çekiyor ve kendimi çaresiz hissediyorum. Sevdiğim yurtdışında yaşıyor ve ben onu henüz görmedim. Ama önemli değil ki ben onun ruhuna aşığım. Biliyorum o da hala bana aşık bunu hissediyorum ama onu çok kırdım ve kendimden uzaklaştırdım. Sizden tek ricam sevgimizi kurtarmak için bu yazıyı köşenizde yayınlayıp, ona sesimi duyurmama yardım etmeniz...
SEVGİLİYE... Yoksun, uzak diyarlarda bir başınasın, bense adını sıla koyduğun yerde senin yalnızlığını yaşıyorum, seni yaşıyorum tüm benliğimle. Avuçlarıma dikenli bir gül bıraktın bundan yedi ay önce, parmaklarımdan kan akmasına rağmen bırakmadım o gülü. Acı verse de bırakmayacağım da, çünkü sen olmadan, senin aşkın olmadan yaşamamın ne anlamı var ki; sen ve ben, biz olmadan neyin, hangimizin anlamı var ki. Yarım bırakma hayallerimizi. Şiirler yazalım yine bitmek bilmeyen aşkımıza 'Bir zamanlar bir adam ve bir kadın tanışmışlar tesadüfen, kadının bütün cadılığına rağmen adam seviyor derinden ve yürekten' mısralarıyla başlayan hikayemizin bitmesine izin verme! Sen benim vazgeçilmezim, tutuklu kaldığımsın. Seni sonsuza dek bekleyeceğim.”