Uluslar arası sorunlar artık daha çok kültürel ve felsefi oluyor. Asıl fay hattının uygarlıkların arasında bulunduğunu düşünmek için pek çok neden var.
Farklılıklar aslında dilsel değildir; tarihsel ve siyasaldır. Bir ulus, kültür diyebileceği bir şeyi olmadan ulus olmaz. Ve dil bir kültürü taşır. Uluslar, tarihin, tesadüfün, fetihlerin ve rastgele fuhuşun bir araya topladığı her türden insanın demlenmiş karışımlarıdır. Ulus, etnik grup, hayali topluluk, tüm olumlu özelliklerine karşın, dünyaya karanlık bir gölge düşürür ve bilincimize musallat olur.
Dalaşma ve katliamların çoğunun zehirli kaynağıdır. Ulusal devletler artık savaşa eğilimli değil, etnik gruplar savaşıyor.
Günümüzde yerküre, kanlı çatışmalarla doludur: savaşlar iki dünya katliamıyla karşılaştırıldığında küçük olma eğilimindedirler; fakat yinede acımasız ve kanlıdırlar. Savaş alanlarında, hendeklerde ve sokaklarında yatan cesetler, ikinci dünya savaşı yıllarındaki kadar ölüdürler; korku içinde kaçan mülteciler o acımasız yıllardaki kadar çaresiz, aç ve kimsesizdirler. Bu yeni savaşlar klasik fetih savaşlarından oldukça farklıdırlar. Kimse imparatorluk kurmaya çalışmıyor.
Şu ya da bu kralın egemenlik alanını genişletmek için savaşlar yok. Çoğunlukla etnik gruplar arasında iç savaşlardır. Bir tür ilkel vahşeti yansıtır. Öyle görünüyor ki, ulusal ve etnik kimlik duygusu şiddet tohumları taşıyor.
Bununla birlikte etnik kimlik her zaman olumsuz, zararlı, nefret dolu değil. Grup duygusu, insanlarımız için son derece anlamlıdır, bazen sağaltıcıdır; grup kimliği, yaşama değer ve amaç kazandırmaya yarar. İnsanlar yalıtılmışlık içinde gelişmezler.
Yurtseverlik bir hergelenin son sığınağı da olabilir. Aslında, bir tür ulusal duygu olmadan demokrasinin olanaksız olduğu bile ileri sürüldü.
Şimdilik, şu an için, herhangi bir türden sınıf savaşı, olasılık dışı ve uzak görünüyor – en azından zengin ülkelerde. Irk savaşı ya da etnik savaşı daha kolay tasavvur edilebilir. Kuşkusuz, bir kişinin zengin ya da yoksul olması hala çok önemlidir.
Toplumlarımızda paradan daha önemli herhangi bir şey var mı?
Açlıkla, acıyla ve baskıyla dolu bir dünyada, sahip olanlar ile olmayanlar arasında ki savaşı bir kalemde silmek henüz çok erkendir.
Birlik tek gerçekliktir. Apaçık görünen şey, alt ulusların yükselişinin siyaset üzerinde ki dramatik etkisidir.
Ulus, bir devlettir, bir hükümranlıktır. Aynı zamanda bir yer, coğrafi bir kendiliktir. Yani, genellikle dağ sırtları ya da zirveleri boyunca kıvrıla kıvrıla giden, ya da bir ırmağın ortasından geçen ve sınır denilen görünmez bir engelle birbirine bağlanan bir dilim toprak ve su, kürenin bir parçası. Bir topak toprağın etrafına gevşekçe sarılmış bir iptir.
Sevgiyle