Ölmek ne harika şey, yeniden doğmak gibi..
Tüm acılardan kurtulup, yeniden yaşamak gibi,
Ölmek bebek gibi, yeraltından kaynayan pınar gibi,
Çatlamış dudakların ıslanması gibi, nisan yağmurlarında toprak kokusu gibi..
Yeni filizlenen tohum gibi, kökleri gökyüzünü saran, dalları yeryüzüne uzanan,
Ağaçlar gibi ölmek, ölmek ne harika şey…
Soğuk kış günlerinde , çıtırdayan odun ateşinde ısınmak gibi,
Bir fakirin ocağında kaynayan, bir kase çorba gibi,
Bir işçinin alnından süzülen terini silip atması gibi,
Bir kartal gibi yeniden doğmak hayata, bir ipek kozası gibi doğmak hayata..
Ölmek ne harika şey…
Yalansız ölmek, sevgi dolu ölmek!
Yumuşacık yatağından kalkamayan yaşlı ruhlar gibi ölmek,
Hiç günahsız yavru bir kuş ya da yaşlı bir akbaba gibi ölmek,
Feryatları dünyayı sarsan, bir şehit annesi gibi ölmek..
Ölmek…
Bedenini saran sımsıcak gözyaşları içinde boğulmak,
Dudaklarda tebessüm olup ölmek ne harika şey,
Yarasına şifa arayan, hastalar gibi ölmek..
Her bıçak darbesinde yaşamak ne harika şey..
Ölmek bir yanardağ gibi patlamak, ıslak çimenlere çırılçıplak uzanmak,
Rüzgarı yakalamak, yağmura dokunmak, hayatta ki tüm dokunuşların
Bir boşluktan ibaret olduğunu anlamak ve hayatın avuçlarından kayıp gitmesini izlemek,
Kalbinin göğe yükselişini, bedeninin toprak oluşunu görmek,
Ölmek tüm harflerin, kelimelerin konuşamadığı, tüm sıcak sarılışların sadece bu dünyayı
anlamlaştırdığı,
Tüm gülümseyen yüzlerin yaptığı en iyi şey olduğu,
Sevmenin ruhunun dayanılmaz ızdıraplarını azalttığı yegâne şeyler olduğu
Kıyamet ölmek!..