Fıstığın yüzde 70’ten fazlası Urfa’da üretildiğini biliyoruz. Ama gel gör ki Antep Fıstığı olarak tanıyoruz. Hiçbir zaman Urfa fıstığı olarak da tanınmayacak. Çünkü Antep bu ismi hak ediyor. Bizde sadece fıstığın ham maddesi bulunuyor. Hasat döneminde ne kaldırdıysak kardır düşüncesiyle gidiyoruz hala. Bu durumda fıstığın yetişmesini doğal koşullara bırakarak kısmet diyerek izliyoruz sadece. O kısmet de 2-3 yılda bir oluyor.
Oysa Antep bizim gibi mi yapıyor. Ürettikleri fıstık azken, bizden alarak işliyor ve kendi reklamını yapıyor. Fıstığa taktığı bu sıfatı fazlasıyla hak etmek için onu işliyor, onunla ilgili festivaller düzenliyor, tanıtımını yapıyor… Yani diğer konularda olduğu gibi bu tanıtımı da bizden kat be kat daha iyi yapıyor.
GAP SUKAY’DA BAHÇE VAR AMA BAHÇİVAN YOK...
Antep’in yaptığı bu davranışı, ben dağlık bir araziyi çok güzel bir meyve bahçesine dönüştürerek lezzetli meyveleri yetiştirdiğine benzetiyorum. Çünkü sevgiyle, aşkla bu çalışmaları yapıyor. Bir de bizim yaptığımızı gözden geçirelim. Çok büyük ve güzel bir meyve bahçesini bakımını yapmadığımız için kurutuyoruz. Buna örnek olarak GAP SUKAY’ı gösterebilirim. Çok güzel bir tesistir ancak işletmesi yapılamıyor. Yapılamıyor diyorum çünkü şahit oldum buna. Oraya kafa dinlemeye gelen biri, bir çay içmek isteyecek ama masasına uğrayan yok. Bu durum da çok güzel bir bahçe yapmışız ama bahçıvanda sevgi yok. Bu böyle devam etse de bir zaman sonra oraya uğrayan olmayacak.
İşte bunun gibi bizim yerel yöneticilerimizde memleket sevgisi yok. Biz en iyi gelir kaynaklarından biri olan fıstığa su yetiştirmeye üşenirken, Manisa’da hiç yetişmeyen fıstığı yetiştirmeye çalışıyorlar. Menengiç ağaçlarına fıstık aşısı yapıyorlar ve fıstıkta hedeflerinin Antep’i geçmek olduğunu söylüyorlar. Eee fıstığın yüzde 70’ten fazlası Urfa’da yetişirken ne oluyor da Antep’i geçmeyi hedef alıyorlar? Belki sadece üretmeyi değil, işletmesinden tanıtımına kadar yükselmeyi hedefliyorlar. Bu yüzden Urfa da kim biz daha güçlüsüyle yarışacak kadar çalışacağız demeye getiriyorlar.
Biz de bakmaya hatta elimizdekini kaybetmeye devam edelim. Var olan fıstık ağaçlarımızı keselim, yerine apartmanlar dikelim. Varsın birçok şeyi kaybettiğimiz gibi fıstığı da kaybedelim. Elimizdeki ağaçlar kurusun, yöneticilerimiz seyirci kalsın…