Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan geçtiğimiz günlerde öğrencilere "Burs peşine düşmeyin, öğrenim kredisi alın, bedavacılığa alışmayın!" sözlerini kullanıyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın bu sözünden sonra bir televizyon muhabiri sokakta öğrencileri durdurup konuyu soruyor.
Bir öğrenci de cebinden tuvalet kağıdını çıkararak "Para bulamıyoruz, marketten tuvalet kağıdı çalıyoruz" diyor. Öğrencilerin durumu bu yönde yani.
Maddi durumu kötü olan ailenin çocuğu üniversite hayali kurarken, maddi imkansızlıklar nedeniyle devletin KYK bursuna başvuruyor. Bu da yetmiyor ki! Bu öğrenci ya babasından her ay para istiyor ya da günlük işlerde çalışmak zorunda kalıyor.
Et bulamayan bu öğrenci, her akşam yemeğinde pilav, makarna yiyor. Adı üstünde öğrencilere burs desteği... Çoğu öğrenciye de çıkmıyor, mecburen öğrenim kredisine başvuruyor.
Gelelim öğrenim kredisine başvuran öğrencilerin durumuna... 4 yıl boyunca ne cefalarla üniversiteyi okuyan öğrenciler, en az 20 bin lira borçla mezun oluyor.
Sonra iş başvurusu yapıyor ama emeğinin karşılığını alacak bir iş bulamıyor.
Kendi okuduğu branşın dışında bir işe giriyor ve burada da asgari ücretin çok altında bir maaş alıyor. Bu öğrenci iki yıl çalışıyor, daha yeni asgari ücret almaya başlıyor ama üniversite için aldığı kredinin borcunu ödeme zamanı geliyor.
Ha bu arada hükümetimiz vatandaşları erken evlenmeye de teşvik etmiş ya mezun olan bu asgari ücretli bir de evliyse vay haline. Bin 600 lira aldığı maaşı çocuğunun sütüne, bezine mi versin, geçim derdine mi düşsün yoksa aylık 500 lira kredi borcunu mu ödesin!
Bir de iki yıldır işsiz kalan mezun olan birini düşünelim. Bu vatandaşın ailesi yememiş yedirmiş, giymemiş giydirmiş. Çocuğu mezun olduktan sonra ne de olsa kendilerine bakar da bu sıkıntılı günler geride kalır düşüncesi ile bütün kazançlarını eğitim masraflarına yatırmış. Ama mezun olan bu vatandaş, iki yıldır iş bulamıyor.
Günlük işlerde çalışarak ancak harçlığını kazanabiliyor. Ve yine bunun öğrenim kredisi borcunu ödeme zamanı gelmiştir. Nereden bulsun aylık 500 lirayı! Bu nedenle borcunu işsizlik nedeniyle erteletmek zorunda kalıyor. Bu erteleme nedeniyle o borcun üzerine yaklaşık bin lira da erteleme faizi geliyor. Bu öğrencilerin çoğu da borcunu ödeyemediği için banka durumu Maliyeye devrediyor. Ve sonunda borç nedeniyle hacizlik oluyor.
Bu konu gündeme alınıyor ve öğrenim borcunu ödeyemeyen öğrenci sayısının 342 bin 282 olduğu saptanıyor.
279 bin 897 öğrencinin ise öğrenim ve katkı kredilerini ödeyemediği için icralık olduğu ortaya çıkıyor.
Bu durumda mı ülkemiz insanları okumaya teşvik edilecek? Bilimsel çalışmalar bu durumda mı yapılacak? Bu durumda mı yaratıcılık sergilenecek? Öğrenciler daha üniversite okuduğu dönemde derslerinden çok harçlık derdine düşmüş.
Hangi öğrenci bedavacı olmak ister!
Bu durumda kimse okumasın olsun bitsin! Zaten okuduktan sonra da hiçbir şey ifade etmiyor.
O da birşey mi ben bu yaşıma kadar 12 tane çocuk büyüttüm en küçüğü mühendis oldu pantolon satıyor 25 sene okuyacağına çalışsaydı şimdiye emekli olmuştum yazıklar olsun.
O kadar haklisiniz ki murat bey evet okumayalim olsun bitsin demeden gecemiyor insan 7 cocugum var nasil okutacagim kara kara dusunuyorum ah ah